Untitled Document

MAKALE................................ UZUN ÖMÜR (1)

Kim ömrünün uzun olmasını istemez ki! Herkes "Mümkün olsa da hep yaşasam." temennisinde bulunur. Hayat şartları zor olsa bile insanlar yaşamaktan memnundur.
Duâlarımızda da bunu hatırlarız. Birisinden bir iyilik gördüğümüzde; "Ömrün uzun olsun, çok yaşa!" diye duâ ederek karşılık veririz. Aslında çok yaşamak, sâlih amelle olursa nimettir... 
Benî Hay kabilesinden iki kişi gelip Müslüman olurlar. Peygamberimiz (aleyhisselam) onlara bir ev tahsis ettirir. Beraberce aynı evde, aynı ibâdetleri yaparak ömür geçirirler. Bunlardan birisi, bir muhârebede şehit olur, diğeri yalnız kalır ve bir sene sonra o da hastalanır ve vefât eder. Eshabı kiramdan birisi bunları rüyâsında görür, bakar ki; bir sene sonra vefât edenin derecesi daha yüksek. Hayret eder! Çünkü o şehit olanın derecesinin daha yüksek olacağını tahmin etmektedir. Durumu sevgili Peygamberimize arz eder ve sorar:
 Ya Resulallah! Hâlbuki ben şehit olanın derecesini daha yüksek biliyordum.
Bunun üzerine Peygamberimiz şöyle buyurdu:
 Elbette bir sene sonra vefât edenin derecesi daha yüksektir. Çünkü o, diğerinden bir ay daha fazla oruç tuttu. (Nafileler hariç) 6.000 rekat ondan fazla farz namazı kıldı, şu kadar duâ etti, şu kadar ibâdet etti...
Ölüm olmasaydı yeryüzüne sığmazdık, Rabbimiz Âdem babamızla Havva annemizi dünyaya gönderdi. Bunların çocuklarının olacağını öğrenen melekler dediler ki:
"Bunlar arttıkça artacak ve yeryüzüne sığmayacaklar!"
Bunun üzerine Rabbimiz şöyle buyurdu: "Onlar ölecekler, sürekli yaşamayacaklar."
Melekler de dediler ki:
"O zaman da hayatın tadı kalmaz. Sonu ölüm olan bir ömürden ne lezzet alınabilir?"
Buna da Allahü teâlâ tarafından şöyle cevap geldi:
"Onlara gaflet, unutkanlık veririm, unuturlar ve yaşamaya devam ederler."
(Devamı yarın)

 



Erkek: Muzaffer  Kız: Münevver  Yemek: Domates çorbası, Yaprak sarması, Karpuz. 



Featured Image 01