Untitled Document

HATIRA................ BEHİCE SULTAN (2)

Sultan II. Abdülhamid’in son zevcesi Behice Sultan’ın, Napoli’de sürgün hayatı yaşarken, kendisini ziyarete gelen bana söylediği ve kuvvetli bir imanın tezâhürü olan bu sözleri, bugün kolay kolay kim söyleyebilir?
Bir defasında yanına gittiğimde, Sultan Hanım efendi, evin mutfağında soğan ve patatesleri ayıklıyordu. Bunlar pazar artıklarından toplanmış çoğu çürük çarık şeylerdi. Kendimi tutamadım. Gözlerim doldu. “Oğlum, sarayda yaşadım. Hizmetkârlarım vardı. Ama gör, bak, şimdi ne hâldeyim! Cenâb-ı Hak, bizi imtihan ediyor. İnşallah bu imtihanı kazanırız.” dedi.
Öyle ki Napoli’den dönerken Behice Sultan; “Bizi kendine alıştırdın. Doğurduğum çocukları bile senin kadar sevmedim. Şimdi beni bırakıp gidiyorsun. Hak revâ mı bu?” dedi.
Vedalaşırken bana bâzı hediyeler verdi ve vasıyette bulundu. “Beni Yahya Efendi dergahına defnedin. Cenaze namazımı Hüseyn Hilmi Işık efendi kıldırsın. Tabutumu asla arabaya koymayın.” dedi. Bunların üçü de çok zor idi. Bir kere Yahya Efendi dergâhı cenaze defnine kapalıydı. Hüseyn Hilmi Işık efendinin de cenâze namazı kıldırdığı işitilmiş şey değildi. Üstelik cenâzelerin arabaya konulması mecburî idi. Bu vasıyetlerini dinledikten sonra “Başüstüne efendim” diyerek huzurlarından ayrıldım.
Bir müddet sonra da memlekete döndüm. Meğerse bu son görüşmemiz değilmiş. Behice Sultan iki sene kadar sonra, kızkardeşi Nimet hanım ve akrabaları vasıtasıyla Türkiye’ye döndü. Suadiye’de oturdu. Kendisini ziyarete gittim. Çok memnun oldu. Az bir zaman sonra da vefât etti. Doksan yaşında idi. Behice Sultan hanımefendinin temiz ve yüce kalbinin tecellisi, vefâtından sonra da devam etti. Bakanlar Kurulu, Yahya Efendi dergâhına defnedilmesine karar verdi. Hüseyn Hilmi Işık efendi cenâze namazını kıldırdı. Cenâzeye iştirak edenlerin çokluğundan, tabutları arabaya konulamadı, omuzlarda taşınarak kabristana götürüldü.       Merhum Enver Ören



Erkek: Şemsi - Kız: Şermin - Yemek: Sütlü çorba, Türlü, Makarna, Kiraz.



Featured Image 01