MAKALE - HEP İSTİYORLAR
Televizyonu var; video da istiyor. Çamaşır makinesi var; tam otomatiğini istiyor. Evde dört kişiler; bulaşık makinesi istiyor. Arabası olsun istiyor; arabası varsa, daha lüksünü istiyor ve içinde telefonu da olsun istiyor.
Sövüyor, sayıyor, yalan yazıyor,değiştiriyor, işine gelmeyen doğruyu yazmıyor, yoka indiriyor; hatta tersyüz ediyor ve özgürlük istiyor.
Konusunu umursamıyor, yapması gerekeni yapamıyor, sorumluluklarını rafa kaldırmış, sınırlarını çiğneyip geçmiş, bambaşka orkestralarda bambaşka tellerden çalıyor ve özerklik istiyor.
Kimlerdir bunlar; kişilerdir, kurumlardır, kuruluşlardır, örgütlerdir; boyuna istiyor, istiyor, istiyorlar. Gerekçe de hazır ve hep aynı: Batı’da var, Batı’da böyle. Onda var, bende neden olmasın!
Alınanlar olacak. Kızanlar olacak. Belki de suçlayanlar olacak. Biliyorum. Fakat, gene de, üstüne basa basa söyleyeceğim: Biz, yüzelli yıldır, hak etmeyi düşünmeden, öyle bir endişeyi zerre kadar duymadan, hak etmek için kılımızı bile kıpırdatmadan boyuna istiyoruz, sâdece isteyen insanlar yetiştiriyor ve isteklerini üretiyor, türetiyor, kışkırtıyoruz.
Çâresi; biz önce hak etmeyi düşünmeliyiz. Hak etmeden istememeliyiz. Hakkımıza göre yaşamayı öğrenmeliyiz. Cebimizdeki, hattâ cebimizde olmayan paranın üzerindeki Türkiye hakkını unutmamalıyız. Bunu yapmazsak lâbirentten kurtulamayız; kötülüklere ve kötülere mahkûm düşeriz.
Evet, önce hak etmek endişesi ve çabası. Tek tek de, millet olarak da kalmanın, onurlu kalmanın bırakılmaz şartı budur.
Tarık Buğra (Türkiye Gazetesi: 16/5/1988)
Erkek : Zeki - Kız : Zeynep - Yemek : Sebzeli Çorba, Kabak dolması, Yoğurt, Helva