Untitled Document

HATIRA - TİTO’NUN SON SÖZLERİ (I)

1980 yılında Yugoslav Devlet Başkanı Mareşal Tito’nun şeref misafiri olarak Belgrad’ta bulunuyorduk. 83 yıllık ömrünün 70 yılını Yugoslav komünizmi uğruna fedakârane harcamış olan bir komünist liderin hasta olduğunu söylediler. Hemen evine ziyarete koştuk. Zorla doğrulduğu yatağında pervaneler gibi hizmetçiler dönüyordu.

Milyonlara hitap eden o dil ve çene düşmüş, eller ve bacaklar tam bir değnek halini almıştı. Gözleri yaşla dolmuş, dudakları titriyordu, yüzünde öylesine acı ifadeler şekilleniyordu ki... Bu durumu hissedince teselli vermek için dedim: “Efendim ölüm sizi korkutmasın. Belki maddeten aralarından ayrılacaksınız ama, yaptığınız inanılmaz hizmetinizle kalplerde ebediyyen yaşayacaksınız.”

Ölüm kelimesini duyunca sanki depreme tutulmuş gibi titrediğini gördük. Ağlamaklı ifadelerle söylediği şu cümleler kulaklarımda çınlıyor:

“Evet, dedi. Ben ölüyorum artık. Ölümün ne derece korkunç birşey olduğunu size anlatamam. Anlatsam bile sıhhatli olan sizler, bu yaşta anlayamazsınız. Dostlardan, sevdiklerinizden, ünvandan, makamdan ayrılmak, dünya güzelliklerini kaybetmek çıldırtıyor. Yoldaşlarım; size açık kalple birşey itiraf edeyim. Ben öldükten sonra toprak olacaksam, diriliş, ceza ve mükâfat yoksa, benim yaptığım mücadelenin değeri nedir? Söyleyin bana? Ben ebedi azap görecek olduktan sonra yoldaşlarımın kalbine gömülecekmişim, alkışlanacakmışım neye yarar? Ben mahvolduktan sonra, beni alkışlayanların takdir sesleri, kabirde vücudumu parçalayan böcekleri, yılan ve çiyanları insafa

(Devamı yarın)



Erkek : Bayram - Kız : Berna - Yemek : Tarhana Çorbası, Sucuklu Yumurta, Sütlaç



Featured Image 01