MANZUM MENKIBE - ZEYNEL ÂBİDİN ALİ
Öyle yüksek idi ki, Zeynel Âbidin Ali, |
Onun büyüklüğüne, şâhit idi her hâli. |
Tâbiînden, on iki imamın dördüncüsü, |
Hazret-i Ali’nin de, torunundan birisi. |
Bir gün misâfirleri, gelmişti hânesine, |
Yemek getirmek için, emretti kölesine. |
Köle (Peki) dedi ve girdi, hemen içeri, |
Doldurdu Bir tepsiye, çeşitli yemekleri. |
Sofrayı çıkarırken, merdivenden yukarı, |
Tepsi kayıp elinden, düşüverdi aşağı, |
Merdivenin altında, bir çocuk duruyordu, |
Hem de Zeynel Âbidin Ali’nin çocuğuydu. |
Sofra düştü çocuğun, tam başı üzerine, |
Vefât etti yavrucak, bu hâdise üstüne, |
Çocuğun öldüğünü, öğrenince bu köle, |
Çok üzüldü ve korktu, başladı titremeye. |
Lâkin Zeynel Âbidin Ali hazretleri, |
Şefkat ve merhametle, dolu idi kalbleri. |
Buyurdu ki: (Hiç korkma affeyledim seni ben |
Âzâd ettim hem seni, şu andan itibaren.) |
Sonra da çocuğunun, techiz ve tekfiniyle, |
Uğraşıp cenâzeyi, kaldırdı elleriyle. |
FIKRA - NASIL
Evi soyulan adam, karakola başvurmuştu.
Az sonra hırsız yakalandı. Adam komisere rica etti:
- Şu hırsızla konuşmak mümkün mü?
- Olur dedi, fakat hırsızla ne konuşabilirsin?
- Ona soracağım komiser bey. Gecenin saat ikisinde karımı uyandırmadan bizim eve nasıl girdi, bakalım? Çünkü ben giremiyorum.
Erkek : İrfan - Kız : Vildan - Yemek : Karışık kızartma, Peynirli Makarna, Yoğurt, Hoşaf