Mevlânâ hazretleri, herşeyden önce; olgun bir âlim ve velî bir müslüman olup, tasavvuf deryasına dalmış bir hak âşığıdır.

Nitekim, bir rubâisi şöyledir:

Ben, sağ olduğum müddetçe, Kur’anın kölesiyim,
Ben, Muhammed Muhtarın yolunun tozuyum.
Benim sözümden bunlardan başkasını kim naklederse
Ben ondan da bizãrım, o sözlerden de bizârım.

Sonradan gelen câhiller, ney kelimesini çalgı zannederek, önce tekkelere, sonra da o zatın türbesine koymuşlar ve ibâdete harâm karıştırmışlardır.
Ney çalmak, ilâhi okumak, zıplamak hoplamak şöyle dursun, Mevlânâ hazretleri yüksek sesle zikir bile yapmamıştır.

Doç. Ramazan Ayvallı

Sen “Dinle neyden.”dedin bizler kaval dinledik,
Ney’den maksat, kâmil bir insan imiş bilmedik,
Her aralık ayında, seni andık sanırız,
“Gel.” dediğin manada, ne yazık gelemedik.

Ramazan Çetin

Şişman bir insanın bütün organları ve özellikle kalbi çok yorulur. Yağ tabakaları vücut için bir ağırlık teşkil eder. Kalp bütün vücuda kan gönderebilmek için çok çalışmak zorundadır. Yağ yüzünden vücut fazla ısınır. Şişman insan hastalıklara karşı da dayanıksızdır. Bazen buluttan nem kapar. Bu kadar yorulan bir vücudun dayanıklılığı da tabii daha az olacaktır.