Dünya kaynıyor.... İnsanlığı yüz yıla yakın bir zamandır aldatan yalancının mumu sönmek üzeredir. Olaylar; uzak-yakın, bizimle, millî hayatımızla, geleceğimizle, bekamızla, sıkı sıkıya ilgilidir. Uzak Asya’dan Azerbaycan’a Bulgaristan’a Batı Trakya’ya, Kerkük’e kadar...

Bir zamanlar dış Türklerle ilgili meselelerden bucak bucak kaçılır, yazılması konuşulması suç sayılırdı. Halbuki, bunlar birer hakikattılar. Biz onlardan kaçsak da, onlar bizi kovalayıp yakalayacaklardı. Nitekim öyle olmuştur.

Bunları, yarın diğerleri takip edecektir. Kuvvetli, zayıf, fakir zengin, ne durumda olursak olalım; dört bir yanımız düşman çemberiyle çevrili olsa da, kaderin hükmü değişmeyecektir. Size ait olan meseleler, er-geç, sizi bulacaktır.

Kısa bir kaç cümle içinde açıklamaya çalıştığım bu meselelerden Türk gençliği haberdar mıdır? Değilse, niçin değildir?

Gençliğin, son 30 yılda, millî meselelerden ziyâde, gayri millî meselelerle ilgilenmeye yöneltildiğini biliyoruz. Stadyumlarda, boğazları yırtılırcasına bağıran onbinlerin, vahşî milletlere söyleyebilecekleri tek söz yok mudur?

Türkiye, bugünkünden çok daha ağır ve mesuliyetli meseleleri omuzlamaya hazırlanmak mecburiyetindedir.

Yarınları kucaklamanın şartı, getireceği zorlukları atlatacak maddî ve mânevî seviyeyi gençliğe kazandırmaktır. En taze ve saf heyecanları meşin topa ve benzeri faaliyetlere göre şartlandırılan gençliğin, geleceğe dair tek endişesi, “geliri fazla” meslekler seçmenin hesabı mı olmalıdır?

Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu

3+1+4+1+3+9+1+5+6+8+4+9+1+2+6+3+5+8+9+7+2+3 = 100