TARİH - ORTAÇAĞ’DA AVRUPA
1697 yılında bir polis raporuna göre; Paris halkı, bütün kirli suları ve her çeşit pislikleri gece gündüz pencerelerden sokağa boşaltırlardı.
İnsan geniş sokaklarda ancak ortadan yürürse başına bir şey dökülmesinden korunabilirdi. Her an bir pencere açılır, “Çekil!” ihtârını işitmemiş olmak betbahtlığına uğrayan şahıs, bir oturak yahut kirli bir kova muhteviyatını başından aşağı giyerdi... Şehirde hiçbir yer yoktu ki, insan bu gibi sürprizlerle karşılaşmamış, korkunç kokulardan kurtulmuş olsun. Sokaklarda helâ bulunmadığı için sokak köşeleri, kilise civarları, hattâ sarayların etrafı bu iş için kullanılırdı.
Saraylarda yaşayanlar bile avlularda, merdivenlerde, balkonlarda, kapı arkalarında nerede sıkışmışsa orada boşaltır, kimse oralı bile olmazdı. XVIII. asrın sonuna doğru birisi lâzımlığı keşfetmiş, kral saraylarında lâzımlık kullanılmaya başlanmıştır.
BİLMECELER - 25041992
-1 | -3 | ||||
Tozdur ama, kül değil, | Yok gecesi gündüzü, | ||||
Kokusu var, gül değil, | Eksilmez güler yüzü | ||||
Yedi dağı devirir | Ağzımızda adı var | ||||
Dev değil, Herkül değil. | Sevgi doludur özü. | ||||
-2 | CEVAPLAR | ||||
Tatlıdır armağanım, | 1- Barut | ||||
Acı yapar silahım, | 2- Arı | ||||
Çalışkandır soyadım, | 3- Anne | ||||
Ben kimim, söyle canım? |
Erkek : Yasin - Kız : Elif - Yemek : Et suyu çorba, Ciğer tava, Bulgur pilavı, Meyve