ŞİİR - YUNAN'A
Sus, artık ağzından bırak Kıbrıs’ı | |
Gözün kör, dilin lâl olur sonra, | |
Kaldırma yerinde yatan arslanı, | |
Akar murdar kanın sel olur sonra |
|
Ey Türk oğlu! Tunç kalesin, çetin ol! | |
Kes kafir sesini, utan sakin ol! | |
İt ürür, kervan geçer metin ol! | |
Yanar memeleketin, kül olur sonra. |
|
Unuttun mu İstiklâl Şavaş’ını | |
Okurken tarihi yıkma kaşını, | |
Tâcın tahtın gider, gördüm düşünü, | |
Atina Türkler’e mâl olur sonra. |
Güvenme üç buçuk kötü uruma, | |
Şanlı Türk kol attı Hind’e Kırım’a | |
Göğsüne taktığın o kızıl arma, | |
Şahlanan atıma nal olur sonra. |
|
Kıbrıs bizim, Türkler savaş başında, | |
Tapulu mülkümüz, oku, karşında, | |
Aç tavuk darı görür, düşünde, | |
Hayal pilâvları, yal olur sonra. |
|
Azgın köpek kayganadan pay ister, | |
Haksız yere adaletten oy ister, | |
Ali İzzet, Tantana’dan su ister, | |
Eski vatanımız yar olur sonra... | |
Ali İzzet Özkan |
TARİH - KERVANSARAYLAR
Selçuklular ve Osmanlılar zamanında Kervansaraylar yolcuların konakladığı vakıf mallarıydı. Yolcular burada misafir kalır, yer içer, hayvanı doyurur, bunlar için hiçbir ücret ödemezdi. Kervan saryların akşama kadar kapıları açık dururdu. Akşam olunca kapılar kapanırdı. Gece yolcu gelirse, içeri alınır fakat içerden dışarıya geceleyin kimse çıkamazdı. Sabah olunca bir münadi; “Ey Ümmet-i Muhammed! bir eksiği olan var mı? diye bağırır. Yolcular: “Bir eksiğimiz yoktur.” derlerse kapı açılır herkes gideceği yere giderdi. Ecdadımız vakit kurmada birbirleriyle yarış etmişlerdir.
Erkek : Naim - Kız : Nadire - Yemek : Sığır Eti Haşlama , Pirinç pilavı, Salata, Cacık