MANZUM MENKIBE - EBÛ UBEYDE
Eshâb-ı kirâmdandı, vâliydi, Şam şehrinde, |
Halîfe Ömer Fârûk, geldi ziyâretine. |
O, Ebû Ubeyde’ye dedi ki: "Ey kardeşim, |
Beni kendi evine, götür de dertleşelim." |
Peki, deyip gittiler, mütevâzi evine, |
Velâkin halîfenin, gitti çok garibine. |
Zirâ, bakındı şöyle, evin dört köşesine, |
Eşyadan hiç bir nesne, rastlamadı gözüne. |
Yerde eski bir keçe, kenarda su testisi, Yoktu eşya nâmına, ikisinden gayrisi. |
Dedi ki: "Ey kardeşim, ne işlersin bu yerde |
Senin evin bu ise, eşyaların nerede? |
Sen ki, şam diyârının, şu an bir vâlisisin, |
Yok mu ikrâm edecek, evinde sofran, sinin?" |
Hemen Ebû Ubeyde, bir zembil getirerek, |
Aldı onun içinden, bir parça kuru ekmek. |
Gördü bunu halîfe, çok duygulandı bundan, |
Ağlayıp, gözyaşları, aktı yanaklarından. |
Buyurdu ki: "Çoğunu, değiştirdi bu dünya, |
Seni değiştirmemiş, ey kardeşim gördün ya." |
Erkek : Rüçhan - Kız : Şükran - Yemek : Yaz Türlüsü, Pirinç pilavı, Salata, Karpuz