Sultan Abdülâzîz Hân'ın hâl'i sırasında, hanımlarından Neşerek Kadınefendi, Pâdişahla birlikte Dolmabahçe Sarayı'ndan Topkapı Sarayı'na götürülürken, başındaki şal çekilip alınmış, şakır, şakır yağan yağmurda ıslanan hanım, on gün sonra ölmüştü. Kardeşi Çerkez Hasan diye anılan genç subay, Abdülâziz Hân'ın tahtdan indirilmesini ve bilekleri kesilerek şehit edilmesini hazmedememiş, hele ablasına yapılan muâmeleyi unutamamıştı.

Hüseyin Avni Paşa'nın kabîne toplantısının, Mithat Paşa'nın Beyazıt'taki konağında olduğunu öğrendi. İyice silahlanıp, oraya giden Çerkez Hasan, uşakların ve hademelerin dalgınlığından elinde tabanca ile içeri girerek; "Davranmayın!" diye haykırıp, paşaların üzerine kurşun yağdırdı. Hüseyin Avni Paşa yere yığıldı. Bir kısmı bitişik odaya kaçtılar.

Sürünerek sofaya çıkan Hüseyin Avni Paşa'nın arkasından yetişerek, kaması ile delik deşik etti. Tekrar içeri girip baygın yatan Hâriciye Nâzırı Raşid Paşa'yı kurşunladı. Kendisine engel olmak isteyen uşaklardan birini de tabanca ile yere serdi.

Yakalanıp merdivenden indirilirken kendisine hakâret eden bir subayı da, çizmesinden çıkardığı tabanca ile öldürdü. Sonuçta Çerkez Hasan Baskını'nda ölenlerin sayısı 5'e, yaralananlar 3'e çıktı. Mithat Paşa ise gardıroba saklanarak kurtulabildi. Yaralarını tedâvi ettirmeyen Çerkez Hasan, kısa bir duruşmadan sonra, Beyazıt'ta bir ağaca asılarak idam edildi. Diktatör kesilen Avni Paşa'nın ölümü ferahlık uyandırdı. Çerkez Hasan'a kahraman gözüyle bakıldı.

Çerkez Hasan'ın bu hareketi ile, Sultanların sudan sebeplerle öldürülmesi çağı kapandı.

  Dedesi torununa nasihat ediyordu:
  -İnsanın sabırla yapamayacağı şey yoktur. Yeter ki, sabretmesini bilsin.
  -Dede, insan sabrederse elekle su taşıyabilir mi?
  -Elbette yavrum. Yalnız eleğe su doluncaya kadar sabretmek gerekir.