Untitled Document

MENKIBE - SEHL BİN ABDULLAH TÜSTERÎ

Evliyânın büyüklerindendir. 815'de doğdu. 896'da Basra'da vefât etti. Daha küçük yaşlarda iken Kur'ân-ı kerîm öğrenimiyle çeşitli ilimleri öğrenmeye başladı. Basra ve Abadan'a gitti. Sonra Tüster'e geldi. Dayısı Muhammed bin Süvâr'ın sohbetlerinde yetişti. Hacda iken Zünnûn-i Mısrî ile görüşüp, talebesi oldu. Tasavvuf ehlinin büyüklerinden ve müctehidlerindendi. Zamânın sultânı, hakîkatın delîliydi. Az yemek, az uyumak, çok ibâdet yapmak, riyâzet ve kerâmette eşi yoktu.

Ömrünün sonunda, el ve ayakları hareket etmez olmuştu. Namaz vakti gelince, el ve ayakları açılır, namaz bitince, eskisi gibi hareketsiz olurdu. Birgün zikirden bahsederken; "Allahü teâlâyı hakkıyle zikr eden, ölüyü diriltmeği kasd ederse, dirilir." dedi ve elini, önünde duran bir sakata sürdü, sakat iyileşip, ayağa kalktı.

Ölüm döşeğinde iken Sehl bin Abdullaha bir talebesi sordu:
"Efendim, sizden sonra minbere kim çıksın?" 

Sehl-i Tüsterî hazretleri gözlerini açıp, Şâdıdil adındaki bir kâfirin adını söyledi. Başındakiler söylendi:
"Şeyhin aklı gitmiş, bu kadar Müslüman âlim varken yerine bir kâfiri geçirdi!"

Yatağından doğrulup buyurdu ki:
"Başımda kavga gürültü etmeyiniz. Vaktim azdır. Gidin bana Şâdıdil'i çağırın, gelsin!"
Şâdıdil gelince de ona buyurdu ki:
Yâ Şâdıdil! İyi dinle, üç gün sonra minbere çık ve Müslümanlara vâz et! Bu sana vasiyetimdir."

Sehl-i Tüsterî hazretlerinin vefâtından üç gün geçince, ikindi namazından sonra, başında kâfir nişânesi, belinde zünnâr olmak üzere, Şâdıdil minbere çıktı:

"Ey Müslümanlar, Ey Sehl-i Tüsterî'nin talebeleri dedi. Bana bir vakit şeyhiniz; «Ey Şâdıdil! Zünnârı çıkarıp atma zamânı gelmedi mi?» demişti. İşte bugün emrini yerine getiriyorum."
Sonra sorgucu ve zünnârı çıkarıp attı. Kelime-i şehâdet getirdi. Cemâat sevinçlerinden ağladılar.



Erkek : Ömer - Kız : Betül  - Yemek : Tarhana Çorbası, Etli Fasulye, Salata



Featured Image 01