Untitled Document

SOHBET - AKIL VE NEFS

İslâm dini insanların dünyada da, ahirette de rahat ve huzur içinde yaşamasını istiyor. Bunun için, akla uymayı emrediyor. Nefse uymayı yasak ediyor. Akıl yaratılmasaydı, insan hep nefsine uyar, felâketlere sürüklenirdi. Nefs olmasaydı, insan, yaşaması ve üremesi için ve medenî hayat için lâzım olan şeyleri kazanmak için çalışmasında kusûr ederdi ve nefs ile cihâd sevabından mahrûm kalırdı. Nefse uyan kimse, hep İslâmiyetin dışına çıkar. İslâm dini, rahat ve huzur içinde yaşamak için lâzım olan şeyleri ve dünya lezzetlerinden faydalı olanları yasak etmiyor. Bunların elde edilmesinde ve kullanılmasında, akla ve dine uymayı emrediyor.

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki:

“Ahirette olacaklardan, sizin bildiklerinizi hayvanlar bilselerdi, yimek için et bulamazdınız!” yani, hayvanlar ahiretteki azapların korkusundan dolayı yemekten, içmekten kesilirlerdi. Bir deri, bir kemik kalırlardı.

İnsanların yaşayabilmeleri, nefslerinin gafleti ve dünya lezzetlerine düşkün olması iledir. Nefs, iki tarafı keskin bıçak gibidir. Hem de, zehirli ilâç gibidir. Tabibin tavsiyesine göre kullanan, bundan fayda kazanır. Aşırı kullanan helâk olur. İslâmiyet, nefsin helâk edilmesini, yok edilmesini değil, terbiye edilmesini, ondan istifade edilmesini emretmektedir.

FIKRA - BAHŞİŞ

  Kendisine 5 mark bahşiş veren adama, garson:
  – Ricâ ederim efendim der, bu bana hakârettir.
  – Peki sen ne kadar istiyorsun?
  Garson yumuşadı:
  – Hiç olmazsa on mark efendim.
  Müşteri güldü:
  – Yok, yok. Size iki kere hakâret etmek ne haddime!



Erkek : Yakup - Kız : Leyla  - Yemek : Izgara Köfte, Karışık kızartma, Meyve



Featured Image 01