Untitled Document

MÜHİM TEMBİH - 12012001

Kıymetli okuyucularımız!
Bu takvimdeki namaz vakitlerini, İstanbul Üniversitesi Kandilli Rasathânesi’nin 1958 tarih ve 14 sayılı Türkiye’ye Mahsûs Evkât-i Şer’iyye kitâbından aldık. Yüz seneden ziyâde bir zamandaki takvimlerin hepsi, namaz vakitlerini böyle yazmışlardır. Bunlardan 1926 senesindeki Takvîm-i Ziyâ’da diyor ki:
“İşbu takvim, Diyânet İşleri Riyâseti Hey’et-i Müşâveresi tarafından tedkîk edilip, riyâset-i celîlenin tasdîki ile tab’ edilmiştir.”
Gazetemizdeki, sayın müftîlerin ve hesap uzmanlarının da bulunduğu ilim heyetinin, en yeni elektronik makinalarla yaptığı hesaplarla da, hep bu vakitler bulunmuştur. Yüz seneden fazla zaman içinde, bütün âlimler, velîler, devlet ve dîn makamlarında bulunanlar, bütün Müslümanlar, her yerde, hep bu takvîmlere uymuşlar, ibâdetlerini bu vakitlerde yapmışlardır. Şimdi de, her Müslümanın bu (icmâ’-i müslimîn)den ayrılmaması lâzımdır.

İSFİRÂR VAKTİ
Güneş doğarken ve semânın ortasında iken ve batarken, her türlü namazı kılmak, tahrîmen mekrûh olur. Güneşin doğması demek, işrâk, yâni Bayram namazı vaktine kadar yükselmesidir. Batması da, ziyâsının sararmaya başlamasından batıncaya kadar geçen zamandır. Bu zamanın başladığı vakte İsfirâr-ı Şems denir.
İsfirâr-ı Şems ile gurûb (güneşin batması) arasındaki zaman, tulû (güneşin doğması) ile işrak arasındaki zamandan temkin kadar kısadır. İkindi namazını, özürsüz olarak, bu zamana geciktirmek büyük günahtır. Fakat, gecikmiş ise, terk etmemeli, muhakkak kılmalıdır. Gurûb ile tulû vakti toplamından işrâk vakti çıkarılıp temkîn ilâve edilince, İsfirâr vakti bulunur.
(İstanbul'da 12 Ocak için: 16.22

Not: Takvimimizdeki imsak vakitleri, oruca başlama zamanıdır. Sabah namazı bu vakitten 15 dakîka sonra kılınabilir.





Featured Image 01