Untitled Document

SOHBET - ÎMÂN VE AKIL (1)

     Bilmelidir ki; görülen, işitilen ve meydana gelen herşey, madde ve cisim, bunların hâssaları, akıllar, fikirler, düşünceler, gökler, yıldızlar, elementler ve bileşik cisimler yok idi. Hepsi, Allahü teâlânın istemesi ve yaratması ile var oldu. O'nun yaratması ile yoktan var oldukları gibi, varlıkta kalabilmeleri, yok olmamaları için de her ân, O'nun istemesine ve kuvvetine muhtaçtırlar. İnsanların maddeleri birleştirmesi, sebeplerin ve şartların değişmesi ile yeni yeni cisimlerin teşekkül etmesi, Allahü teâlânın fiilini yâni, yapmasını perdeliyor ve bizden örtüyor. Kuvvetinin, kudretinin meydana çıkması için, yapması ve yaratması için, sebepleri ve vâsıtaları araya koymuştur.
     Aklı olan, uyanık olan, kalb gözlerini, Peygamberlere uyarak, sürmelemiş, cilâlamış olan kimse, bu sebeplerin de, vâsıtaların da, Allahü teâlâ tarafından yaratıldığını ve her ân O'nun kuvvetine muhtaç olduklarını, O'nun ile var olup, O'nun ile varlıkta kalabildiklerini, yoksa hepsinin cansız, tesirsiz, hareketsiz ve kuvvetsiz olduklarını ve kendileri gibi olan, başkalarına tesir edemeyeceklerini ve kendileri gibi olan, başka şeyleri yapamayacaklarını düşünür. Bu sebeplerin ve vâsıtaları yaratan ve bunlara tesir, kuvvet ve enerji veren bir kudret sâhibinin bulunduğunu anlar.
     Aklı olan kimse, cansız bir cismin hareket ettiğini görünce, bunu hareket ettiren bir kuvvetin varlığını anlar. Durmakta olan bir cismin, kendiliğinden hareket edemeyeceğini ve ancak dışardan bir kuvvetin bunu harekete getireceğini bilir.
     Bütün sebepler, vâsıtalar da böylece, Allahü teâlânın varlığını, kudretini akıl sâhiplerine ilân ediyor ve bildiriyor. Fakat, bâzıları, cismin hareketini görünce, kendiliğinden hareket ediyor sanarak, kuvvet sâhibini göremeyip anlayamıyor.

(Devamı yarın)



Erkek : Nevzat - Kız : Nez

Featured Image 01