Untitled Document

MANZUM MENKIBE - ALÇAK NEFİS

Hakim-i Tirmizi ki, evliyadan bir kişi,
İnsanları gafletten ikaz idi hep işi.
Pek fazla korkuyordu Allahü teâlâdan,
Titizlikle kaçardı her günah ve haramdan.
Gençliğinde, bir kadın geldi bir gün yanına,
Konuşup, çirkin bir iş teklif eyledi ona.
O bunu işitince, kan sıçradı beynine,
Cevap bile vermeden, dönüp geldi evine.
Lakin kadın, inada bindirdi bu işini,
Hakim-i Tirmizi’nin bırakmadı peşini.
Yalnız çalıştığını gördü bir gün bağında,
Bunu fırsat bilerek, gelip bitti yanında.
Lakin o, görür görmez kadının geldiğini,
Derhal bağdan dışarı atıverdi kendini.
O kadının şerrinden, koştu çok uzaklara,
Ve lakin ileride, rastladı bir çukura.
Şöyle bir nazar etti, derindi içerisi,
Haram işlemektense, yoktu başka çâresi.
O edepsiz kadın da, geliyordu ardından,
O çukura atlayıp, kurtuldu o kadından.
O hadiseden sonra, geçti çok uzun yıllar,
Yaşı da ilerleyip, oldu hem çok ihtiyar.
Gençlikte geçirdiği hâlleri düşünürken,
Bir ara hatırına, bu kadın geldi birden.
Duydu bir an nefsinin şöyle söylediğini:
(Niçin kabul etmedin onun o teklifini?)
Nefsinden, bu düşünce gelince kendisine,
Pek fazla üzülerek, şöyle dedi nefsine:
(Ey günahlarla dolu habis ve alçak nefis!
Sen, böyle düşünmekte görmez misin hiç beis?
Kırk yıl önce, genç iken bunu düşünmedin de,
Şimdi mi düşünürsün bu ihtiyar hâlinde?
Ey nefsim, sen ne alçak, ne hainmişsin meğer,
Şu ihtiyar hâlinle, düşünürsün bak neler.)
Öyle çok üzüldü ki nefsinin bu sözüne,
Pişman olup uyku girmez oldu gözüne.
O kadar yükseldi ki, o, bu pişmanlığıyle,
Böyle yükselemezdi pek çok ibâdetiyle.

 



Erkek : Şamil - Kız : Nedret  - Yemek : Tarhana Çorbası, Bamya, Pilav, Yoğurt

Featured Image 01