Untitled Document

HATIRA - HAKKINI HELÂL ET

Beşparmak dağlarındayız... Bir komutanımız var ki, şeker gibi... Onu bir baba gibi görüyoruz. İçimde sanki saldırıya uğrayacakmış gibi bir his. Elim, otomatik silahımın tetiğinde, gözlerim ufukları tarıyor... 2.5 saattir harekâttayız... Bir ara, komutanımız, ayağı farkedemediği çukura girince sendeliyor... Tam o anda, başının hizasını yalayıp geçen kurşunun vınlaması, yüreğimizi ağzımıza getiriyor... Peşinden şiddetli bir çatışma başlıyor... Bu çatışmada, dört arkadaşımız şehâdet şerbetini içti...

Komutanımız, şehid olan askerlerin kimliklerini tesbit ederken, birinin göğüs cebinden çıkan nota dikkat kesiliyor, bize dönüp soruyor:

"Kayserili falanca asker kim?"

Hiç ses çıkmadı... Meğer o da şehid olmuş... Komutan, hemen, o askerin de cebine bakıyor, cebinden çıkan notu okuyan komutanımızla birlikte bütün bölük gözyaşı döküyor... Niçin ağladığımızı bilmeden, sadece komutanımız ağladığı için ağlıyoruz...Az sonra sakinleşip dedi ki:

- Arkadaşlar!.. Sizlere moral vermesi, mâneviyatınızın kuvvetlenmesi bakımından, şehâdet şerbetini içen arkadaşlarınızın sırrını ifşâ ediyorum... Yozgatlı arkadaşımız yazdığı notta; "Komutanım, bir sırrımı size yazıyorum. Eğer şehid olursam, Kayserili arkadaşımdan borç aldığım, 20 lirayı ödeyebilir misiniz? Ahirete borçlu gitmek istemiyorum." diyordu. Benim için bundan daha şerefli görev olur muydu? Bir şehid askerimin borcunu ödeyecektim...Onun için, alacaklının kim olduğunu araştırdım... Merak ederek O'nun da cebine baktım... Onun notunu da okuyorum: "Komutanım! Yozgatlı falanca arkadaşımın borcunu, helâl ettiğimi mahçup olur diye söyleyemedim. Eğer şehid olursam, bana olan borcunu ödeyemedim diye üzülmesin. Siz ona, hakkımı helâl ettiğimi söyleyiverin!.."

Hepimiz, beynimizden vurulmuşa döndük... Bu ne samimiyet, bu ne asalet idi böyle?.. Necmi Kur - Bursa



Erkek : Sadullah - Kız : Bahar  - Yemek : Tarhana Çorbası, Zeytinyağlı barbunya, Revani

Featured Image 01