HATIRA - MENDERES NASIL İDAM EDİLDİ (1)
Yassıada ve İmralı'daki tarihi fotoğrafları çeken 77 yaşındaki emekli Astsubay İsmail Şenyüz, Adnan Menderes'in son saatlerini kısaca şöyle anlattı:
"Menderes'in asıldığı günü hiç unutamıyorum. Öğleden sonra 14.30 sularıydı. Sabah erkenden Yassıada'da biri profesör iki doktor, ada komutanı ve iki yüzbaşı ile birlikte Menderes'in odasına girdik. Ethem Menderes, odadan yeni ayrılmıştı. Bizi gören Menderes, hafiften doğrulmaya çalıştı. Doktor; "Efendim sizi muayeneye geldik." dedi. Menderes'i muayene etti. Komutan, o sırada fotoğraf çekmemi emretti. Menderes buna itiraz etti. "Hastayım ve kıyafetim düzgün değil. Milletimin beni bu hâlde görmesini istemem." dedi. Komutan ise; çekilen bu fotoğrafların eşine ve çocuklarına verileceğini söyledi. Yüzbaşı, Menderes'in başucundaki iki Kur'ân-ı Kerîmi aldı. Ben de o esnada birkaç kare çektim. Makinenin flaşı patlayınca yüzbaşı korktu. Elindeki Kur'ânlar az kaldı yere düşecekti. Menderes o kadar beyefendi biriydi ki koltuğun altındaki dereceyi gömleğine silip öyle doktora uzattı. Doktor dereceye bakıp; "Efendim sizi hastaneye götüreceğiz." dedi. Hastane dedikleri yer İmralı'ydı.
Menderes, askerlerin gözetiminde bir hücumbota bindirilerek Yassıada'dan İmralı'ya doğru yola çıktı. Çok sakindi. Kimseye bir şey sormadı. Beyefendiliğini hiç bozmadan denileni yaptı. İdama götürüldüğünü hissetmişti. Ama vakurdu, inançlıydı. İmralı'da deniz kabarmıştı.
Böyle bir fırtınayı daha önce de, sonra da hiç görmemiştim. Her yer karardı. Deniz simsiyah olmuştu. Gökten boşanırcasına yağmur yağıyordu. Dalgalar hücumbotu sallıyordu. Batacağız sanmıştım. Kendimizi İmralı'ya zor attık. Akşama kadar da bu fırtına hiç dinmedi.
Menderes ile İmralı'ya indik. Ben önüne geçip fotoğraf çekmeye başladım. Menderes, iki askerin kollarında yürüyordu. Arkasında ise subaylar vardı. Hemen beni uyardılar. "Önden çekme, arkadan çek, biz görünmeyelim." diye... Biraz daha ilerleyince idam sehpasını gördüm. İrkildim. Köşeyi dönünce, orada meydan var, meydanda sehpa var. Görünce; "Ne yapacak?" diyorum ben kendi kendime.
(Devamı yarın)