Untitled Document

MANZUM MENKIBE.................... BİR BARDAK SU

Birgün Şakîk-i Belhî, hac için çıktı yola,
Bağdad'a vardığında, bir müddet verdi mola.
 
Hârun Reşîd, Şakîk'in, Bağdad'a geldiğini,
Duyunca dâvet etti, yanına kendisini.
 
Geldiğinde dedi ki: “Nasîhat eyle bana!”
Buyurdu ki: “Ey Hârun, al aklını başına!
 
Rabbimiz, Ebû Bekr-i Sıddîk'ın makamını,
Sana ihsan etti ki, veresin tam hakkını.
 
O nasıl doğru ise, sen de öyle olasın,
Onun gittiği yoldan, asla ayrılmayasın!
 
Ve verdi ki Hazret-i Ömer'in makamını,
Sen de ayırt edesin, haktan batıl olanı.
 
Osman-ı Zinnureyn'in, makamını da sana,
Verdi ki sarılasın, haya ile ihsana.
 
Hazret-i Ali'nin de, makamını verdi ki,
Sen de ilim sâhibi, olasın onun gibi!”
 
Hârun dedi: “Devam et, öğütlerin ne güzel.”
Buyurdu ki: “Ey Hârun, dikkat et, kendine gel!
 
Çölde ölmek üzresin, susuz kaldığın için,
Ne kadar mal verirsin, o suyu almak için?
 
Malının yarısını, isterse servetinin,
Sen verir miydin ona, bir bardak almak için?”
 
Hârun Reşid dedi ki: “Verirdim hemen elbet,
Zîrâ ben ölüyorken, neye yarar bu servet?”
 
Buyurdu ki: “Pekâlâ, içtin ve kandın suya,
Lâkin atamıyorsun, o suyu dışarıya,
 
Sen kıvranırken biri, çıkagelse aniden,
Dese ki kurtarırım, seni ben bu derdinden.
 
Ve lâkin servetinin, öbür yarısını da,
O kimse isteseydi, verir miydin onu da?”
 
Dedi: “Gayet tabiî, seve seve verirdim,
Zîrâ ben kıvranırken, neye yarar servetim?”
 
Buyurdu ki: “Öyleyse, övünme malın ile,
Bir içimlik su kadar, kıymeti yokmuş bile.”
 
Hârun Reşid ağlayıp, dedi: “Söyle az daha!”
Buyurdu ki: “Ey Hârun, tevbe et, dön Allaha!”


Erkek: Taha - Kız: Zehra - Yemek: Mercimek çorbası, Etli bamya, Revani. 



Featured Image 01