TARİH..................... DİLSİZ DİLİ
Osmanlı sarayında bîzebân da denilen sağır-dilsiz görevliler bulunur, bunlar devlet işlerinin görüşülmesi esnasında hizmet eder, evrak getirip götürürlerdi. Sağır-dilsiz oldukları için devlet sırlarının işitilmesi ve yayılması tehlikesi ortadan kalkardı. Bunların anlaşmak için kendilerine mahsus işaretleri ve el hareketleri vardı ki, buna Dilsiz Dili denirdi. Bütün saray halkı bu dili öğrenmişti. Pâdişahın huzurunda konuşmak ayıp sayıldığı için saraylılar bu dille anlaşırlardı.
Dilsiz Dili sarayda neredeyse moda olmuştu. Sağır-dilsiz görevliler Tanzimat’ın ilânından sonra kurulan meclislerde ve Heyet-i Vükelâ denilen bakanlar kurulunda da kullanıldı. Devlet adamları bunlarla anlaşabilmek için dillerini öğrenmek zorundaydılar. Bunlar son derece hassas ve zeki kimselerdi. Hâfızaları çok güçlüydü. Şahit oldukları tarihî olayları en ince teferruatına kadar anlatırlar, tarihî şahsiyetleri kendilerine mahsus hareketleriyle karikatürize edebilirlerdi. Sözgelişi, sağ ellerini parmakları açık tuğ gibi başlarına götürdüklerinde pâdişahı, ellerini yumup baş parmağı dimdik yukarı kaldırdıklarında da sadrazamı kasdettikleri anlaşılırdı.
Günümüzde de kulanılmaktadır.
ZEKÂ BULMACASI............HANGİ SAYILAR
Aşağıdaki rakamlar bir düzen dâhilinde dizilmiştir. 3 adet noktalı karelere hangi rakamlar konmalı? (Cevabı yarın)
Erkek: Sadreddin - Kız: Nihan - Yemek: Yayla çorbası, Tas kebabı, Makarna, Kabak tatlısı.