TARİH.................. BARBAROS’TAN BİR HATIRA
“... Biz Cezayir’den dönerken, ulemâ ve sulehâ ile vedalaşarak demiştik ki::
- Elem çekmeyin! Hak teâlâ ecelden aman verirse, inşaallah 3 seneye kalmaz yine görüşürüz...
Bu söz üzerine onlar da, 3 seneyi bekler idiler. Bizim Cicel’de olduğumuzu bilirler ve geleceğimizi ümit ederlerdi. Amma 3 yılın dolmasına 40 gün kala, yarısının fikirleri değişti. Diyorlardı ki:
- Çoluk çocuğunu alıp, nezaketle buradan varıp, Cicel vilâyetini mâmur eyledi. Donanmasını büyüttü. Zevkü safâsı, buradan iyidir! Hiç bu semte bakar mı?
Bir gece 40’ı da, birer rüyâ görmüşler. Meğer hepsi de aynı şeyleri görmüşler:
“... Hepsi de kendilerini deniz kenarında etrafı gül gülistan, akarsulu, miskü amber kokan bir yerde bulmuşlar. Bir yeşil otağ kurulmuş. İçinde Nebîler sultanı, doğrular reh-beri, sevgili Peygamberimiz, etraflarında Eshâb-ı kirâm oturmuşlar... Biz dahi, belimizde pırıl pırıl bir kılıç, Resûlullah Efendimizin huzurlarında, kemâli edep ve tazim ile, başımız önde, diz çökmüşüz. Resûl-i Ekrem Efendimiz buyurmuşlar:
“Yâ Hayreddin!.. Allaha tevekkül et! Kendi beldene dön! Küffarın üzerine zafer kazan!..’’
Aynı gece, aynı rüyâyı biz dahi gördük. Uyandığımızda, miskü amber kokusu, henüz dimağımızda idi.
- Essâlâtü vesselâmü aleyke yâ Resûlallah...
Diye selâm verdikten sonra, kalbimizden Cezayir’e gitmeye niyet bağladık. O gün Cezayir’in şeyhlerinden dahi davet mektupları geldi... Barbaros’un Hatıraları
BİLMECELER
Erkek: Sinan - Kız: Sâre - Yemek: Sütlü çorba, Fırında balık, Piyaz, Helva.