Untitled Document

HİKAYE................................HASTANE KORİDORU

Yolumuz, ansızın telaşlı bir grup tarafından kesildi. Kucaklarda taşınan ve yaşları dört ile altı arasında tahmin edilen iki çocuğun, yangından kurtarıldığı belirtilerek, bunların en yakın olan hastahaneye götürülmesi isteniyordu.
İşimizi filân düşünemezdik. Hemen arabaya aldığımız çocukları, yapabildiğimiz en yüksek sür’atle en yakın hastahaneye getirdik...
Biz, ilgilenen kimse olmayınca, bulabildiğimiz tekerlekli bir sedyeye, bu baygın yahut koma halindeki iki yavruyu itinâ ile uzatıp hastahaneye taşıdık. Ama nereye götürecektik? Kime teslim edecektik? Allah rızâsı için ne ilgilenen vardı, ne de sorduklarımıza mâkul bir cevap veren.
Bir koridorda biz telâş içinde koşturup dururken, orada görevli olduğu her haliyle ve kıyafetiyle belli olan bir personel, oturduğu sandalyede bizi gözlüyor, lûtfedip ne yardıma geliyor, ne de merâk edip soruyordu. Artık dayanamadım. Sedyeyi bıraktığım gibi, orada oturan bu beyefendiye doğru yürüdüm.
-Kardeşim, dedim. Nerdeyse geleli yarım saat oldu. Bir Allah’ın kulu bize sahip çıkmayacak mı? Sizin burda işiniz ne?
Adam oturduğu yerden istifini bozmadan cevap verdi:
-Ne diyorsun canım, dedi. Ben doktor muyum? Ne yapabilirim?
Görevli personel, bunca şamatamızdan sonra, istemiye istemiye yerinden kalktı. Ağır ağır sedyeye  doğru yürürken,
-Ne oldu bunlara? Bir kaza mı?
Biz daha “yangın” filân demeye fırsat bulamadan,  yaklaştığı sedyedeki çocuklara bakar bakmaz; bir bağırış bağırdı ki, hastahane yerinden oynadı...
-Yavrularım, yavrularım!  Size ne oldu?... Diye komadaki çocukların üzerine kapandı.
 

 



- Yemek : Ezogelin çorbası, Piyaz, Etli enginar, Turşu

Featured Image 01