Untitled Document

MAKALE....................... ÖYLE BİR COĞRAFYA Kİ

Öyle bir medeniyet coğrafyasında yaşıyoruz ki, çocuklar doğduğunda sağ kulağına Ezan-ı Muhammedî ve sol kulağına kamet okunmaktadır. Böylece bu coğrafyada doğan çocuklar ilk olarak Cenâb-ı Hakk’ın ve Resulünün ismini duymaktadırlar. Ardından çocuğun kulağına ismi söylenmektedir. Bu isimler çoğunlukla Ahmet, Mehmet, Muhammed, Mustafa ve Kasım gibi doğrudan Resulullah efendimizi hatırlatan bir isim olmaktadır. Dolayısıyla bu coğrafyanın gençleri birbirlerine hitap ederken dillerine mutlaka her gün onun isimlerinden biri veya birkaçı gelmektedir.
Bu coğrafyanın her bir beldesi, günde beş kez onun ismini işitmektedir. Allahü teâlâ, İnşirah suresinde; “Senin zikrini, şanını yücelttim!” buyurdu. Resül-i ekrem efendimizin adını Kelime-i şehadette, ezanda, kamette, teşehhüdde, hutbelerde ve Kur'ân-ı kerîmin birçok yerinde kendi adıyla birlikte zikretti. Yeryüzünde bir derece batıya gidildikçe namaz vakitleri dört dakika sonra başladığı için, dünyanın her yerindeki Müslümanlar günün her dakikasında ezan okumakta, onun mübârek ismi her yerde, her an saygı ve sevgi ile söylenmektedir.
Yine bu coğrafyada anası babası vefât edenler, çocuğu doğanlar, bir anlamda hem sevinç hem de üzüntülü günlerinde onun adına yazılan Mevlid-i Şerif'i okutmaktadır. Üzüntülerini onunla gidermekte, sevinçlerine onu ortak etmektedirler.
Kısacası bu coğrafyada hayatın her anında o vardır. Onun sözleri, işleri, yaşayışı, en büyük ölçüdür. Üstad Necip Fazıl’ın 
Müjdecim, kurtarıcım, efendim, Peygamberim:
Sana uymayan ölçü, hayat olsa teperim!
İfadesi sanki bu coğrafyada yaşayanların düsturu gibidir. Böyle bir coğrafyada yaşayıp onu unutmak mümkün müdür? Elbette değildir. Öyle ise onu unutturmaya çalışmak beyhude gayrettir. Bedenleri ezmeden ve yok etmeden bu işi başarmak imkân dışıdır.
Bu itibarla onun düşmanları, ona giden yolu bozmak ve değiştirmek metoduna sarıldılar. İsimler yine aynı olacak, aynı kalacak ancak inançları aynı olmayacaktı. Zira O’na uymayan hayat, hayat olmadığı gibi O’nun inancına uygun düşmeyen benzemeyen Müslümanlık da Müslümanlık olamazdı.
Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil        TÜRKİYE GAZETESİ       23.11.2018

 



Erkek: Hüsameddin - Kız: Gülay - Yemek: Düğün çorbası, Türlü, Salata.



Featured Image 01