Untitled Document

ŞİİR - KİMSESİZLER

Bir sabah kahvaltıda çayımı yudumlarken,
Bir çocuk sesi geldi kulağıma aniden.

"Amcacığım sadaka!" diye yalvarıyordu,
İncecik zârif sesi soğuktan titriyordu.

Ayağında çizmeler, her çizmede bir delik,
Üstündeki elbise sanırsın kırk senelik.

Pantolonu kısacık ceketi ise boldu,
Ben onu seyrederken gözlerim yaşla doldu.

Aşağıya inerek kapıyı araladım.
"Yavrucuğum, gelsene!" diye onu çağırdım.

Cam yeşili gözlerden iki damla süzüldü,
Mini mini ağzından şu feryatlar döküldü:

"Bugüne kadar bana kimse yavrum demedi,
Kucağını açarak kimse gülümsemedi.

Üç günden beri açım, bir yiyecek yemedim,
Fakat gidip kimseden bir şey de istemedim.

Ne annem var, ne babam, amcam sizlere ömür,
Geçenlerde kaybettik, tam otuzdokuz gündür.

Amcam da ölünce ben şu sokaklarda kaldım."
"Üzülme yavrum dedim, seni yanıma aldım,

Unutma ben de senin gibi bir kimsesizim,
Senin gibi bir kardeş arayan kardeşsizim."

O anda kardeş olduk, artık sarmaş dolaştık,
Sanki bir anlık değil, kırk yıllık arkadaştık.

                                       Mahmut Öztürk

FIKRA - ÇALAR SAAT GİBİ

          Bir şirketin depo şefi, çok çalışkan olmasına rağmen, birgün işten çıkartıldı. Bir işçi müdüre sordu:
          - Çıkarttığınız arkadaş, çok dinamik ve saat gibi çalışan biriydi. Neden işine son verdiniz?
          Müdür şöyle cevap verdi:
          - Saat gibi çalışkandı ama, çalar cinsindendi.

DÜNKÜ CEVAP



Erkek : Seyfullah - Kız : Ferhan  - Yemek : Düğün çorbası, Yaprak sarması, Karpuz



Featured Image 01