Meyvelerin bol olduğu mevsimlerde, kışın da aynı tazelikte meyve yemek için, marmelât yapılır. Elma, armut, erik, şeftali ve kayısı gibi meyvelerin önce olgun ve iyi cinsleri seçilir. Güzelce yıkandıktan sonra soyulur, doğranır ve bir-iki bardak su ile 5-10 dakika kaynatılır.

Meyveler, ezilerek süzgeçten geçirilip, konserve yapımında kullanılan, ağzı lastikli cam kavanozlara doldurulup kapatılır. İçinde su dolu büyük bir tencere veya kazana konup, 20 dakika kaynadıktan sonra, çıkarılıp soğumaya bırakılır. Böylece, pastörize edilmiş olur. Bu kavanozlardan, lâzım oldukça çıkarılıp, şeker katılarak yenir.

Çilek, dut gibi meyveler, kaynatılmadan doğrudan ezilip kavanozlara koyarak pastörize edilir. Portakal, limon suları da bu şekilde yapılabilir. Domatesler süzgeçten geçirilip, bu usulle kışın rahatlıkla kullanılabilir.

          Batının ilim, fen, teknik ve her sâhadaki fennî gelişmelerini almak elbette lâzımdır. Zâten islâmiyet bunu emreder. Yabancı dil öğrenmenin lâzım olduğunu hadîs-i şerîfler haber vermektedir. Zeyd bin Sâbit hazretleri buyurdu ki:
          “Resûl aleyhisselâm bana yahûdî dilini öğrenmeyi emr eyledi. Öğrendim. Yahûdîlere gönderilen mektubların çoğunu bana yazdırırdı. Onlardan gelen mektubları bana okuturdu.”
          Zeyd, böylece İbrânî ve Süryânî lügatlarını öğrendi.
          Büyük islâm âlimi Seyyid Abdülhakîm Efendi, mükemmel arabî, fârisî konuştuğu hâlde, buyurdu ki:
          “Yabancı dil bilseydim, bütün dünyâya fâideli olurdum. İslâm dininin üstünlüklerini, rahat ve huzûr kaynağı olduğunu ve medeniyette, fende ve ahlâkta ilerlemeğe ışık tuttuğunu dünyâya bildirmek için, kısacası, islâmiyete ve bütün insanlara hizmet için, yabancı dil öğrenmek muhakkak lâzımdır.”