Untitled Document

SOHBET - MÎRÂC KANDİLİ

Recep ayının 27. gecesi Mîrâc Gecesi’dir. Mîrâc, merdiven demektir. Peygamber efendimiz, 52 yaşında iken, Receb ayının 27. gecesi, Mekke-i Mükerreme’de, Cebrâil aleyhisselâm gelip, Mescid-i Harâm’dan, Kudüs’te Mescid-i Aksâ’ya ve oradan göklere götürdü.

İslâm âlimleri buyurdu ki: “Mîrâc rûh ve ceset ile birlikte oldu. Âyet-i kerîme ile sâbit olduğundan, Mekke'den Kudüs'e götürüldüğüne inanmayan kâfir olur. Göklere, bilinmeyen yerlere götürüldüğüne inanmayan ise sapık olur.” Resûlullah, Mîrâc’da Cenneti, Cehennemi, sayısız şeyleri görüp, Kürsî, Arş ve Rûh âlemlerini geçip, bilinmeyen, anlaşılamayan, anlatılamayan şekilde, mekânsız, zamansız, cihetsiz, sıfatsız olarak Allahü teâlâyı gördü. Hiçbir mahlûkun bilemeyeceği, anlayamayacağı nimetlere kavuşup bir anda, Kudüs'e ve oradan da Mekke-i Mükerreme’ye geldi.

Mîrâc’da 5 vakit namaz farz oldu. Mîrâc’dan önce, yalnız sabah ve ikindi namazı vardı. Mi’râc gecesi, akşam namazı 3 rek’at, öteki namazlar 2 rek’at farz oldu. Medîne-i Münevvere’de ikinci emirle sabâh ve akşamdan başkası dört rek’ate çıkarıldı. Hicretin dördüncü yılında bunlar, müsâfir için, yine ikiye indirildi. Ezân okumak da hicretden önce Mekke’de, Mi’râc Gecesi başladı. Hicretin birinci senesinde, namaz vaktlerini bildirmek için emr olundu.

Mîrâc hâdisesiyle, Müslümanların îmânı kuvvetlendi, kâfirlerin düşmanlığı arttı. Kâfirler inanmadı ve “Mescid-i Aksâ'nın kaç kapısı, kaç penceresi var?..” gibi sorular sordular. Mîrâc’da dikkat etmemişti. O anda, Cebrâil aleyhisselâm, Mescid-i Aksâ'yı gözünün önüne (Televizyon gibi) getirdi ve cevap verdi.

Bu mübârek gecede, diğer mübârek geceler gibi, kazâ namazları kılmalı, Kur'ân-ı kerîm okumalı, tevbe ve duâ etmeli, âlimleri ziyâret etmeli, fakirleri sevindirmeli, dünya ve âhıret saadeti için, bütün Müslümanlara duâ etmelidir.



Erkek : Süleyman - Kız : Şaduman  - Yemek : Paça Çorbası, Etli Semizotu, Cacık



Featured Image 01