MENKIBE - İLK VAKIF
Hicreti takip eden günler. Âlemlerin Efendisi (sallallahü aleyhi ve sellem) ile şereflenen belde huzûr içindedir. Müminler kavuştukları nimetin büyüklüğünü iyi bilirler. Server-i âlemi görebilir, işitebilir, sohbetine katılabilirler. Bu, rüyâ gibi bir şeydir. Hayali bile cihana değer. Ticaret iyiden iyiye canlanır ve Medine kımıldayıp kıpırdar.
Medine’de çok kuyu vardır, ama suları bir acayiptir. Ama Rume Kuyusu başkadır. Suyu şeker gibi tatlıdır ve serinliği dağ yelini andırır. Gel gelelim kuyunun sahibi hasis bir Yahudidir ve bedelini almadan damla su vermez insana. Server-i Kâinat, bu kuyunun satın alınmasını çok isterler. Hazret-i Osman “radıyallahü anh” bu arzuyu emir telâkki eder, defalarca Yahudinin ayağına gider “Bu kuyuyu bana sat” der. Yahudi önüne konan dinar dolu keselere güler geçer. Niye satsın ki zaten akşama kadar para keser.
Hazret-i Osman “radıyallahü anh” bu sefer birlikte işletmeyi teklif eder. Nitekim 32 bin dirhem gümüş gibi, reddi güç bir meblağ vererek kuyuya ortak olur. Anlaşmaya göre bir gün biri, bir gün öbürü.
Yahudi işine eskisi gibi devam eder. Ama Osman bin Affan (Radıyallahü anh) daha ilk günden “Sebil!” der. Medineliler sıranın onda olduğu günü bekler, iki günlük ihtiyaçlarını birden görürler. Ertesi gün ya üç, ya beş kişi gelir, bazen o da gelmez. Adam bakar olacak gibi değil, bu işten vazgeçer.
Hazret-i Osman “radıyallahü anh” kuyunun diğer yarısını mâkul bir ücret (3 bin dirhem) ödeyerek satın alır ve külliyen vakfeder. Sadece Müslümanlara değil, bütün insanlara hediye eder. Bu işe Medineli Yahudiler de sevinir, doya doya yıkanır, kana kana içerler. Rume Kuyusu, koca Medine’ye yeter.
Resulullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Efendimiz, bu hizmetten çok hoşnut kalır, çok dua eder ve güzel müjdeler verirler. İşte bu müslümanlıkta ilk vakıftır.
Türkiye Gazetesi 3/4/2002
Erkek : Abdülbaki - Kız : Fetanet - Yemek : Un çorbası, Izgara Et, Pilav, Havuç tatlısı
Uluslararası Kamerî Aybaşları ve Hicrî Takvîm Birliği Kongresi 28 - 30 MAYIS 2016 / İSTANBUL - TÜRKİYE