Untitled Document

SOHBET - ALLAHÜ TEÂLÂYA YAKIN OLMAK

Dünya zevklerine düşkün, gâfil, can yakan ve başkasının malına, nâmusuna saldıranlar, İslâm dînini gençlerden saklıyorlar ise de, aklı olan bir insanın, fen, biyoloji ve astronomi bilgilerini öğrenince, dinleri inceliyerek, akla, ilme uygun olan İslâm dînini seçmesi icap eder. Bunu başaramayanın da, bütün dünyanın inandığı, Cehennemde sonsuz yanmak tehlikesi karşısında, korkarak, titriyerek hemen Müslüman olması lâzımdır. Yine inanmazsa, akla uymamış olur. Hulâsa, dünyâ ve âhıret se’âdetlerinin başı, en iyisi, Allahü teâlânın rızâsına, sevmesine kavuşmaktır.
 Allahü teâlâya yakın olmak, O’nun sevmesine kavuşmak için, farzları yapmak lâzımdır. Farzlar, sıra ile, evvelâ Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi îmân etmek, sonra haramlardan sakınmak, farz olan ibâdetleri yapmak ve sâlih olan mü’minleri sevmektir. İhlâs ile yapılmayan ibâdetin faydası olmaz, sevâbı olmaz. İhlâs, herşeyi yalnız Allah rızâsı için yapmaktır. İhlâs, Allahü teâlâdan başka hiçbir şeyi sevmemekle, yalnız O’nu sevmekle, kendiliğinden hâsıl olur.
Seâdet-i Ebediyye  (S: 1057)

GÜNÜN TARİHİ - MİMAR SİNAN

Mimar Sinan, 1490’da doğup, 9 Nisan 1588’de vefât etti. Küçük yaşlarda İstanbul’a gelip tahsilini tamamlayıp orduya katıldı. Çaldıran, Mısır, Tebriz, Bağdat, Rodos ve Belgrad’ın fetihlerinde bulundu. Onlarca ülke, yüzlerce şehir görüp, gittiği her yerde, kemerleri, kubbeleri inceledi. Sonra başmimar olarak vazifeye getirildi. Mimar Sinan memleketi câmiler, medreseler, köprüler, imâretler, şifâhaneler, hanlar, hamamlar, ambarlar ve kervansaraylarla donattı. Hiçbir eseri diğerine benzemedi. Kısacık mimarlık dönemine 364 eser sığdırdı. Mimar Sinan’ın akustikte vardığı nokta ulaşılmazdır ve günümüz mühendislerine bile parmak ısırtmaktadır. Edirne’deki Selimiye Câmisi, ustalığının en büyük eseridir.

BİRKAÇ ESERİ

Kânunî Sultan Süleyman döneminde (1520-1566), Mimar Sinan’ın sonradan “çıraklık işim” dediği hem Haliç’i hem Marmara’yı görecek biçimde 1548’de Şehzade Câmisi yapıldı. Sinan’ın inşa ettiği bu ilk selâtin külliyesi; câmi, medrese, tâbhane, ahır, mektep, imaret ve Şehzade Mehmed’in türbesinden meydana geliyordu.

1529’da Sultan Selim Câmisi yaptırıldı. Külliye, Sultan I. Selim’in türbesi, câmi, imaret, medrese ve darüşşifadan oluşmaktaydı.

Osmanlının yeni başkenti, Mimar Sinan’ın yapılarıyla kişiliğini kazanmaya başlamıştı. Mihrimah Sultan Câmisi, Üsküdar Meydanı’nda Kânunî Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan tarafından 1548’de yaptırıldı. Külliye; câmi, medrese, misafirhane, ahır, kiler, ambar ve bir handan meydana geliyordu.

Sinan’ın “kalfalık dönemi” eserlerinden olan Süleymaniye Câmisi 1557’de yaptırıldı. Câmi, Sinan’ın dehası ile Kânunî’nin gücünü simgeler gibiydi. Büyük kubbeli mekân tasarımında Osmanlı câmilerinin gelişme çizgisini göstermekteydi. Câmideki kalabalığın nefesi ve yanan kandillerin mumlarının isi nedeniyle kirlenen havasını temizlemek için, giriş kapısı üzerinde bir oda bulunmaktaydı. Bu oda kirlenen havayı alıp dışarı veren ve temiz havayı çeken bir yer olduktan başka, tavanında câmide yanan bütün kandillerin ve mumların isleri toplanır. Bu isten yapılanın en iyi mürekkep olduğu söylenir.



Erkek : Masum - Kız : Sevda  - Yemek : Un çorbası, Türlü, Bulgur Pilavı, Ayran



Featured Image 01