Bülbül şahine der ki:
“İkimiz de kuş olduğumuz hâlde, sen pâdişahın sarayındasın, ben ise, bahçenin dikenliğindeyim. Sen kuşları avlayıp yersin, pâdişahın yanında değer kazanır muradına erersin. Kuşların sultanı olursun. Ben ise her gece sabahlara kadar, ağlayıp sızlayıp âh ederim. Gülün açılmasını beklerim. Ben uyumadan o açmaz, uyanınca açılmış görürüm. Açıldığını göremem, bu muradıma eremem. Dikenler arasında ağlarım, yüreğimi dağlarım.”
Şahin şöyle cevap verir:
“Ben bin murat alırım ama, birini bile söylemem. Sen bir murat almadığın hâlde, bin söylüyorsun. Susan murat alır, senin gibi öten ise, muradına kavuşamaz.”

Osmanlı sultanlarının 9.cusu ve 74. İslâm hâlîfesidir. Şehzâdeliğinde, devrin âlimlerinden mükemmel bir tahsil ve terbiye gördü. Arap, Fars dilleriyle yüksek din ve fen ilimlerini öğrendi. Askerî sevk ve idâre ile devlet yöneticiliğini öğrenmesi için Trabzon Vâliliği’ne gönderildi.
Sekiz yıllık saltanâtında ülke sınırlarını 2,5 misli genişletmiş bulunan Yavuz Sultan Selîm Hân, babası Sultan 2. Bâyezid’in tahttan ferâgat etmesi üzerine 24/4/1512’de tahta geçmişti. Târihe şerefle geçmiş birçok zaferin 8 yıla nasıl sığdığını, târihçiler hâlen çözememişlerdir.
Çok heybetli olup, azametinden çevresindekiler titrediği hâlde, âlimlere ve halka karşı tevâzu sâhibiydi. Çok mütevâzi olup, sâde giyinirdi. Şâirliği de vardı. İşte bir mısra’ı:
Pâdişâh-ı âlem olmak bir kuru kavga imiş.
Bir velîye bende olmak cümleden âlâ imiş.
Yavuz Sultan Selîm Hân

Daire şeklinde bir pastayı 3 düzgün bıçak darbesi ile 8 eşit parçaya ayırabilir miyiz?
(Cevabı yarın)