MANZUM ŞİİR.................. ŞEHİDİN BABASI (3)
Evimizi bir deprem vurmuşçasına çöktük,
Eller bayram eyledi, biz kanlı yaşlar döktük.
Elden ne gelir beyim vadesi bu kadarmış,
Kanlı avuçlarında birkaç saç teli kalmış.
Ona verdiği saçlar Elif kızın giderken,
Mâtemlere boğulduk düğün yaparız derken.
Cesedi mezarlıkta hatırası bizdedir,
Fotoğrafı duvarda yeri kalbimizdedir.
Sonra birden doğruldu ve yükseltti sesini,
Dedi yardımın için rahatsız ettim seni.
Şimdi bir sıkıntım var uykularımı bölen,
Şehit olur mu acep vatana borçlu ölen.
Öbür dünyada oğlum belki üzülür buna,
Onun bir tek gün borcu kalmamalı yurduna.
Bu vatana, millete borcu kalmasın beyim,
On yedi gün eksiği yerine ben edeyim.
Bir tek bu umut kaldı hayata karşı bağım,
Bakma yaşlılığıma ben de eski toprağım.
Benim de bayrak tutar, silâh tutar bileğim,
Budur senden son arzum, budur senden dileğim.
Karşımda konuşan bu büyük insana baktım,
Heyecandan hüngür hüngür ağlayacaktım.
Dinçleşmiş, canlanmıştı, bakışı sanki kordu,
Sakalından aşağı damlalar sızıyordu.
Sildi gözyaşlarını çıkarıp mendilini,
Fırlayarak yerimden öptüm iki elini.
Hangi dağ bundan yüksek, hangi yar bundan derin,
Eğiniz başınızı önünde bu pederin.
Vicdanı böyle yüce, îmânı böyle metin,
Eğiniz başınızı önünde bu milletin!.. Rıza Akdemir
DÜNKÜ CEVAP
Ali 3 x 3 x 3 metre boyutlarında bir karton kutu satın alır. Boyutları 3 metreyi aşmayan bu kutu, bagaja konur. Bu kutunun köşegenleri 32 + 32 + 32 = 27’nin karakökü, yani 5.19 metredir. 5 metre uzunluğundaki olta bu kutuya sığar.
Erkek: Ahmet Faruk - Kız: Ayşenur - Yemek: Pirinç çorbası, Fırında tavuk, Bulgur pilavı, Hoşaf.
Uluslararası Kamerî Aybaşları ve Hicrî Takvîm Birliği Kongresi 28 - 30 MAYIS 2016 / İSTANBUL - TÜRKİYE