Untitled Document

SOHBET............ Mİ­SA­Fİ­RE İK­RAM ET­MEK

Mi­sa­fi­re ik­ram çok se­vap­tır. Mi­sa­fi­ri nimet bil­me­li­dir. Her nime­tin bir kül­fet kar­şı­lı­ğı ol­du­ğu unu­tul­ma­ma­lı­dır. Kül­fet­siz nimet ol­maz. El­bet­te mi­sa­fi­rin sı­kın­tı­sı olur. Yük­sün­me­den hiz­met et­me­li­dir. Mi­sa­fi­ri ga­ni­met bil­me­li­dir! Ha­dîs-i şe­rîf­te bu­yu­rul­du ki: 
“Al­la­hü te­â­lâ, bir kav­me ha­yır mu­rat et­ti­ğin­de, on­la­ra he­di­ye ola­rak mi­sa­fir gön­de­rir. Mi­sa­fir, rız­kı ile ge­lir. Al­la­hü te­â­lâ da ev hal­kı­nı mağ­fi­ret eder.” 
Hak te­â­lâ­nın bir he­di­ye­si olan mi­sa­fi­re ik­ram et­me­li­dir. Mi­sa­fir gel­mez­se üzül­me­li­dir. Çün­kü ha­dîs-i şe­rîf­te; “Mi­sa­fir gir­me­yen eve me­lek de gir­mez.” bu­yu­rul­muş­tur. Mi­sa­fir gel­me­me­si­ni is­te­mek doğ­ru de­ğil­dir. Çün­kü Pey­gam­ber efen­di­miz; “Mi­sa­fir is­te­me­yen­de ha­yır yok­tur.” bu­yur­muş­tur. 
Mi­safir için faz­la ik­ram ve kül­fe­te gir­me­me­li­dir! Çün­kü mi­sa­fir ra­hat­sız olur. Ha­dîs-i şe­rîf­te; “Mi­sa­fir için kül­fe­te gir­me­yin; mi­sa­fir bun­dan ra­hat­sız olur. Mi­sa­fi­ri­ni küs­tü­ren Al­la­hı küs­tür­müş olur. Al­la­hı küs­tü­re­ne de Al­lah buğ­ze­der.” bu­yu­rul­muş­tur.
Haz­ret-i Ali bu­yur­du ki: 
“Ar­ka­da­şın en kö­tü­sü, te­kel­lüf eden, ken­di­si­nin ida­re edil­me­si­ne se­ni mec­bur kı­lan, se­ni özür di­le­yi­ci iş­le­re iten kim­se­dir.”
[Kül­fet: Zah­met­li iş, sı­kın­tı.
Te­kel­lüf: Zah­me­te gir­mek, kül­fet.]

TARİH.........  OSMANLI HOŞGÖRÜSÜ

 

Baş­ba­kan­lık Dev­let Ar­şiv­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, yak­la­şık 600 yıl 3 kı­ta­da çe­şit­li mil­let­ler­den in­san­la­rı ba­rış için­de bir ara­da tu­tan Os­man­lı hoş­gö­rü­sü ve ada­le­ti­nin bel­ge­le­re yan­sı­yan ör­nek­le­ri­ni, “Gök­kub­be Al­tın­da Bir­lik­te Ya­şa­mak” ad­lı ki­tap­ta top­la­dı.
Ki­tap­ta yer alan bel­ge­le­re gö­re; Ba­tı­lı­la­rın “Muh­te­şem Sü­ley­man” ola­rak ta­nı­dık­la­rı Kânunî Sul­tan Sü­ley­man, 1560'da bey­le­ri­ne: “Her tür­lü ver­gi­yi sa­de­ce kânun­lar çer­çe­ve­sin­de top­lat­tı­ra­sın! Hiç­bir kim­se­ye faz­la­dan bir ak­ça da­hi al­dırt­ma­ya­sın!” em­ri­ni ve­rir­ken, 2. Ab­dül­ha­mid Hân, 1894'te bin­ler­ce ki­lo­met­re uzak­lık­ta­ki Ame­ri­ka'da or­man yan­gın­la­rın­dan za­rar gö­ren­le­re 300 li­ra (al­tın) yar­dım gön­der­di.
Abdülmecid Hân zamanında 1845-1850 yılları arasındaki kıtlık döneminde, İrlanda’ya ilâç ve yiyecek dolu 5 gemi gönderildi.
Ab­dü­la­ziz Hân, Si­vas'tan Rus­ya'ya göç eden 30 ka­dar Rum ai­le­nin tek­rar Os­man­lı Dev­le­ti­ne dön­mek is­te­me­le­ri üze­ri­ne, yol mas­raf­la­rı­nın kar­şı­lan­ma­sı için emir ve­rir­ken, Genç San­ca­ğı­nın Ak­ça­sırt Kö­yün­den 13 Er­me­ni eş­kı­ya, piş­man­lık­la­rın­dan do­la­yı 2. Ab­dül­ha­mit Hân ta­ra­fın­dan af­fe­di­lerek is­kân edil­di...

 



Erkek: Basri - Kız: Berrin - Yemek: Domates çorbası, Taze fasulye, Pilav, Meyve.



Featured Image 01