GÜNÜN TARİHİ...................... FIRAT KALKANI HAREKÂTI (1)
Fırat Kalkanı Harekâtı’nda terör örgütü DEAŞ’ı (El-Bab) Akil Dağı’nda ezen Mehmetçik, yaşadıklarını güvenlik uzmanı Abdullah Ağar’a şöyle anlattı:
20 Aralık’ı 21 Aralık’a bağlayan gece (2016) askerlerin hedefi, DEAŞ’ın üs haline getirdiği hastaneydi. Her taraf mayınlıydı. Mehmetçik, gece 02.00 sıralarında Akil Dağı’ndaki hastaneye sızmayı başardı.
“Her taraf mayın, bubi-tuzağı, el yapımı patlayıcı ile doluydu. Her yerde dikenli tel, çamur, kaygan bir de, aç kalalım, dona-lım, hiç önemli değil, yeter ki Akil Dağı’nı ve oradaki tahkim hastaneyi alalım. Hepsine rağmen bastık herifleri. Kızılca kıyamet koptu daracık alanlarda. Göğüs göğüse, gırtlak gırtlağa girdik birbirimize... Tutunamadılar bile. Korkuyla, panikle kaçıştılar dört bir yana, saklanmaya, saklandıkları yerlerden taramaya, atmaya çalıştılar. Biz de onları göme göme ele geçirdik hastane bölgesini. Bunların hepsini de gece güne kavuşmadan, saat 3-6 aralığında güneş doğmadan yaptık.
Sağ kalanlar kaybolup gittiler karanlıkla. Sonra güneş doğdu. Tekrar saldırıya geçtiler. Ne varsa attılar ellerinde. Saatlerce hiç durmadı. Saatlerce şarapnel, mermi uçuştu her bir yanda. Roketler, havanlar, mermiler pa-ralandı içimizde, her bir yanımızda, tepemizde. Bırakın mermiyi, onlarca roket geçti başlarımızın üstünden. Öğlene kadar yaşadığımız bu mermi sağanağında 4 şehit, 15 yaralı verdik. Tahliye ettik, gönderdik şehit ve gazilerimizi. Komandolarımız geldi sonra. Yanımıza gelişleri bile çok sancılı, sıkıntılı ve tehlikeliydi. Mermi yağmuru altında yaptılar sızmalarını, yaklaşmalarını. Onların gelişiyle bir an olsun nefes almak istedik ya, o da olmadı. Onlar da direkt daldılar çatışmaya, hep beraber vuruşmaya başladık. Çok soğuktu hava. Kar yağmaya başladı. Zaten yaştık, çamurluyduk, ıslaktık, kanlıydık. Teröristler sustu bir ara. Onlar susunca biz de sustuk. Tepeyi tutmuştuk, eli-mizde kalsın diye savunuyorduk.
Dün gece hiç uyumamıştık. Gündüz de uyumamıştık. Artık acıdan, yorgunluktan, uykusuz-luktan, çatışmanın hışmından, hırstan, gözlerimiz yanıyordu, acıyordu. Bu gece de uyumaya-caktık. ‘Nöbetleşe uyuyalım.’ dedik. Fırsat bulmuş, ağırlık yapmasın diye yanımıza aldı-ğımız azıcık yiyecekleri hem paylaşıyor, hem ufak lokmalarla yiyorduk. (Devamı yarın)
Erkek: Feyzullah - Kız: Hümeyra - Yemek: Mantar çorbası, Güveç, Baklava.
Uluslararası Kamerî Aybaşları ve Hicrî Takvîm Birliği Kongresi 28 - 30 MAYIS 2016 / İSTANBUL - TÜRKİYE