MENKIBE......... KUMANDANLARIN ŞEHÂDETİ
Hicretin 8. senesi Cemaziyelevvel ayında, Mûte Gazâsı oldu. Resûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem 3000 kişiden müteşekkil bir kuvvet hazırlayıp onu Zeyd bin Hârise’nin kumandasına verdi.
Resûlullah efendimiz, Eshâb-ı kirâma buyurdular ki:
“Cihâda çıkacak olan şu insanlara, Zeyd bin Hârise’yi kumandan tayin ettim! O şehîd olursa, yerine Câfer bin Ebî Talip geçsin! O da şehîd olursa, Abdullah bin Revâhâ geçsin! O da şehîd olursa, Müslümanlar aralarında birini seçsin ve onu kendilerine kumandan yapsın!”
Bunun üzerine Eshâb-ı kirâm ağlamaya başladılar. Dediler ki: “Yâ Resûlallah! Keşke sağ kalsalar da kendilerinden istifâde etseydik.”
Peygamber efendimiz cevap vermeyip sustular.
İslâm Ordusunun Başkumandanı Zeyd bin Hârise radıyallahü anh, Peygamber efendimizin sancağını eline aldı. Vücudu, Rumların mızrakları ile delik deşik edilip, kanları saçılıncaya kadar çarpıştıktan sonra şehîd oldu.
Sancağı Cafer bin Ebî Talip radıyallahü anh aldı. Zırhlı gömleğini giydi, atına bindi. Sancağı elinde olduğu hâlde ilerledi. Düşmanların ortalarına kadar daldı. Bir müddet sonra o da şehîd oldu. Sancağı alıp, Abdullah bin Revâhâ radıyallahü anha verdiler. Çarpışırken parmağından yaralandı. Atından yere atladı. Yaralı parmağını ayağının altına koyup, çekip kopardı. O sırada, amcasının oğlu kendisine pişirilmiş et getirdi ve; “Al, bunu ye de biraz güçlen!” dedi. Üç günden beri bir şey yememişti. Etten bir defa ısırmıştı ki, o sırada, Müslümanların bulundukları köşede bir kargaşalık oldu. Bu durumu görünce:; “Sen hâlâ bu dünyadasın. Dünyada yiyip-içmekle uğraşıyorsun.” diyerek nefsini kınadı ve hemen elindeki eti bıraktı. Tekrar savaşa girdi. Kahramanca çarpıştı. Düşman askerlerinden biri mızrağını ona nişan alarak fırlattı. Mızraktan yaralanıp yere düştü. Çok arzu ettiği şehâdete kavuştu...