SOHBET............... EHL-İ SÜNNET VEL CEMAAT
Doğru olan yol, sadece Ehl-i sünnet vel cemaat fırkasıdır. Bir hadîs-i şerîf meâli şöyledir:
“Ümmetim, 73 fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan 72’si, Cehenneme gidecek, yalnız bir fırka kurtulacaktır. Cehennemden kurtulacak olan tek fırka, benim ve Eshabımın yolunda gidenlerdir.” [Tirmizi, İbni Mace]
Ehl-i sünnet vel cemaat, sünnet ve cemaat ehli demektir. Eshab-ı kirâm, Peygamber efendimizin “cemaati”dir. “Sünnet” de, Peygamber efendimizin yolu demektir. Demek ki; “Ben, sadece Kur’âna ve sünnete yapışırım.” demek yetmiyor. Eshab-ı kirâmı sevmek ve onların yolunda olmak da şarttır. Peygamber efendimiz; “Sadece benim yolumdan gidenler Cennetliktir.” demedi. “Benim ve Eshabımın yolunda gidenler.” buyurdu. Bu çok önemli bir inceliktir. Eshab-ı kirâmın tamamını sevmek, sadece Ehl-i sünnet fırkasına nasip olmuştur.
Şu hâlde, doğru yolda olmanın ölçüsü, Resûlullahın ve Eshabının yolunda olmaktır. Her grup, ben Ehl-i sünnetim diyebilir. Bunu öğrenmenin yolu da vardır. Allahü teâlâ, İslâmiyeti doğru olarak öğrenmek isteyene, bunu nasip edeceğine söz verdi. Allah sözünden dönmez. İki âyet-i kerîme meali:
“Doğru yolu arayanları, saadete ulaştıran yollara kavuştururuz.” [Ankebut 69]
“Allah, kendisine yöneleni doğru yola iletir.” [Şûra 13]
O hâlde, Allahü teâlânın sözüne güvenmeli; “Biz kesin doğru yoldayız.” desek de yine; “Yâ Rabbi! Kimler doğru yoldaysa, senin rızân kimlerleyse, bana onları sevmeyi, onlarla beraber olmayı nasip eyle!” diye duâ etmelidir. Eğer doğru yoldaysak, duânın bir zararı olmaz. Yanlış yoldaysak, ihlâsla yaptığımız duâ sebebiyle doğruya kavuşmuş oluruz. Herkes, samimiyetle böyle duâ etmelidir. Hâşâ; “Allahü teâlâ, beni yanlış yola sokar.” sanmamalıdır.
M. Ali Demirbaş TÜRKİYE GAZETESİ 24.07.2008