ŞİİR............ HOCALARIN HOCASI
Dinlemiştik sohbetini,
Tattık ilmin şerbetini,
Gördük âlim heybetini,
İlahî huzura varmış,
İlim ehli Orhan Karmış.
Tefsir ilminde âlimdi,
Çok bilgili muallimdi,
Vakarlı, halim selimdi,
Şeytan âlimden kaçarmış,
İlim ehli Orhan Karmış.
Açıkladı âyet âyet,
Hem rivâyet hem dirâyet,
Çokları buldu hidayet,
Sevgisi kalbime zarmış,
İlim ehli Orhan Karmış.
Anlar mı gâfil olan,
Bizim gibi câhil olan,
Okyanusta sâhil olan,
Uludağ’ın başı karmış,
İlim ehli Orhan Karmış.
Bu bir ihsân-ı ilâhî,
Gelmiş tefsirde çok dâhî,
Bir derya idi o dahî,
Yüzünde güller açarmış,
İlim ehli Orhan Karmış.
Akışı bir pınar gibi,
Duruşu bir çınar gibi,
Gönlüne kuş konar gibi,
Bir âbide hoca varmış,
İlim ehli Orhan Karmış.
Yüzünde hep nur damlardı,
Pırlanta billur damlardı,
Kalblere sürur damlardı,
Çöllerde dostu ararmış,
İlim ehli Orhan Karmış.
Ekranlarda bir ihtişam,
Huzura doğru her akşam,
Dinlerdi Bağdat ile Şam,
Mukaddes mekâna varmış,
İlim ehli Orhan Karmış.
Gönüllerde kurdu tahtı,
Açılmıştı onun bahtı,
O ki Rabbine âgâhtı,
Gözleri dosta bakarmış,
İlim ehli Orhan Karmış.
Ülke bahar ile şimdi,
O, mutlu yâr ile şimdi,
Biz, âh-u zâr ile şimdi,
Ayrılık nice yakarmış,
İlim ehli Orhan Karmış.
Geliyoruz adım adım,
Yolundayız biz üstadım,
Dostlar gider kalmaz tadım,
Dünya küçük yollar darmış,
İlim ehli Orhan Karmış.
Âlim ölse, âlem ölür,
Kırılırsa kalem ölür,
Gülüm ölür, lâlem ölür,
Turnalar dertli uçarmış,
İlim ehli Orhan Karmış.
Komşu olduk Kaşgarîye,
Hem Eyyübel Ensarîye,
Şükür Cenabı Bârîye,
Eyyübim yokuş çıkarmış,
İlim ehli Orhan Karmış.
Dursun Pektaş
Erkek: Sıtkı - Kız: Mine - Yemek: Sebze çorbası, Biber dolması, Makarna, Ayran.