MANZUM MENKIBE....... EBÛ BEKİR VE ÖMER
Hazret-i Ebû Bekir, son hastalık anında,
Sahabenin bazısı, bulunurdu yanında.
Buyurdu ki; (Bu gece, istihare eyledim,
Ki; “Bu halîfeliği, kime teslim edeyim?”
Ben bu fikirde iken, uyumuşum öylece,
Resûl-i kibriyâyı, rüyâda gördüm gece.
İki beyaz elbise, giymişti Fahr-i âlem,
Ben de eteklerini, tutuyordum ki o dem,
Libaslar yeşil oldu, başladı parlamaya,
Hatta parlaklığından, imkân yoktu bakmaya.
İki yanında dahi, var idi iki kimse,
Onlar da giymişlerdi, nurdan birer elbise.
Uzun boylu, heybetli, kimselerdi ki onlar,
Hemen neşelenirdi, yüzlerine bakanlar.
O vaziyette iken, Resûl aleyhisselâm,
Müsâfeha ederek, verdiler bana selâm.
Bir elini göğsüme, koyunca sonra benim,
O anda zâil oldu, cümle endişelerim.
Buyurdu ki; (Biz seni, çok özledik ey Sıddık!
Bize kavuşma vakti, yaklaştı şimdi artık.)
O böyle buyurunca, dedim; (Yâ Resûlallah!
Ben dahi çok şiddetle, özledim sizi Vallah.)
Öyle ağlamışım ki, ses ile ben o anda,
Evdekiler uyanıp, toplanmışlar yanımda.
Sonra Resûl buyurdu; (Sen şimdi bu ümmetten,
Faruk’u halîfe seç, hiç tereddüt etmeden.
Zira Ömer-ül Faruk, hem âdil, hem sadıktır,
Yer ve gökte herkesin, rızâsını almıştır.)
Yanında olanları, gösterip sonra bana,
Buyurdu: (Vezir olur, dünyada bunlar sana.
Hem vefâtın anında, olur yardımcıların,
Cennete gidince de, olurlar komşuların.)
Dedim ki: (Anam babam, feda olsun yoluna,
Bu kişiler kimdir ki, tanıtın lütfen bana.)
Buyurdular ki: (Bunlar, melektir, insan değil,
Sağdaki Cebrâil’dir, soldakiyse Mikâil.)
O esnada yanımdan, ayrıldı Resûlullah,
Ben de hemen uyanıp, gördüm ki olmuş sabah.