Untitled Document

SOHBET.......... KİMSEYE KARIŞMAMALI MI (2)

Ne kadar şaşılır ki, kimseye karışmamalı, vicdânlara tecâvüz etmemeli diyenlerden ba’zıları, her biri başka yola sapmış bulunan Yehûdî, Cûkiyye, Berehmen, Mülhid, Zındık, Ermeni, [Mason] ve mürted kâfirleri ile iyi görüşüyor ve sevişiyorlar da, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” sünnetine, yânî yoluna yapışan Ehl-i sünnet vel-cemâ’ate mürtecî, gerici ve yobaz diyor ve (Cehennemden kurtulacak yalnız bunlardır) diye müjdelenen ve (Benim ve Eshâbımın yolunda yürüyenler yalnız bunlardır) diye medh-u senâya mazhar olan bu hakîkî Müslümanlara düşmanlık ediyorlar. Kâfirler ile sulh ve dostluk edip, bu doğru Müslümanları incitmekden ve bunları tahkîr ve yok etmekten zevk alıyorlar. Âlemlere rahmet olan Muhammed aleyhisselâmın izinde gidenlere düşmanlık, Kur’ân-ı kerîmde adâvetle emr olunan kâfirlere dostluk, nasıl vahdet-i vücûddur ve nasıl berâberlikdir? Bu düpedüz kâfirlik ve İslâm düşmanlığı değil midir?
Kimseye karışmamak dînimizde iyi olsaydı, kalbin bir günâhı inkâr etmesi, îmânın alâmeti buyurulmazdı. Nitekim, hadîs-i şerîfde, (Günah işleyeni, eliniz ile men’ ediniz, buna kuvvetiniz yetmezse, söz ile mâni’ olunuz. Bunu da yapamaz iseniz, kalbiniz ile beğenmeyiniz! Bu ise, îmânın en aşağısıdır) buyuruldu. Emr-i ma’rûf yapmamak iyi olsaydı, günah işleyen bir kavm helâk olurken, bunlara emr-i ma’rûf yapmayan âbid de, birlikde helâk olmazdı. Nitekim, bir hadîs-i şerîfde, (Allahü teâlâ, Cebrâîl aleyhisselâma, filân şehri yerin dibine geçir, diye emretti. Cebrâîl, yâ Rabbî! Bu şehrdeki filânca kulun sana bir an isyan etmedi. Hep itâat ve ibâdet ediyor deyince, onu da beraber geçir! Zîrâ günah işleyenleri görünce, bir kerrecik yüzünü değişdirmedi) buyuruldu.
Doğru yolu bulmak için, emr-i ma’rûf ve nehy-i münkeri de yapmak lâzımdır. Yânî âyet-i kerîmede meâlen; (Ey mü’min kullarım! Emr etdiğim işleri, ibâdetleri yapar ve emr-i ma’rûf ve nehy-i münker eder iseniz, başkalarının yoldan çıkması, size zarar vermez.) buyurulmakdadır.
         İmâm-ı Rabbânî
(Mektûbat: 4. cilt, 29. mektup)



Erkek: Zülfi - Kız: Zülfiye - Yemek: Yayla çorbası, Fırında makarna, Şekerpare.

Featured Image 01