GÜNÜN TARİHİ....... ABDÜLKÂDİR-İ GEYLÂNÎ
Künyesi Ebû Muhammed’dir. 1077 [H.470] senesinde İran’ın Geylân şehrinde doğdu. Bu sebeple de Geylânî denilmiştir. 1166 [H: 561]’ de 91 yaşında iken Bağdad’da vefât etti.
Abdülkâdir-i Geylânî “kuddise sirruh” hazretleri, zâhirî ve bâtınî ilimlerde evliyânın en üstünü, baş tâcı oldu.
Annesi ve babası tarafından Peygamber efendimizin soyundandır. Annesi ve babası da evliyâ idiler. Abdülkâdir-i Geylânî, fıkıh ve hadîs ilimlerinde müctehid idi. Tasavvufta ise çok yüksek bir evliyâ ve mürşid-i kâmillerin en başta gelenlerindendir.
Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri, önce doğduğu yerde ilim öğrenmeye başladı. Daha küçük yaşta iken, Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. 18 yaşında Bağdad’a gidip, zamanın meşhûr âlimlerinden hadîs, fıkıh ve tasavvuf ilimlerinde çok iyi yetişti.
Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri, bir müddet ders verip insanları irşâd ettikten sonra, ders ve sohbetlerine ara verip, bir müddet yalnızlığı tercih ettikten sonra, tekrar ders ve fetvâ vermeye başladı. İnsanlar her taraftan onun sohbetine koştular. Menkıbeleri çok meşhurdur.
Annesi anlatıyor: “Abdülkâdir bebek iken, Ramazan-ı şerîfte süt emmediğini bilenler, bana gelip sorarlardı. Sordukları bir gün, imsak vaktinden beri süt emmemişti. Bu durumu gelenlere söyledim. Anlaşıldı ki, Ramazan-ı şerîf o gün başlamıştı.”
H H H
Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri, Fütûhul-gayb kitabında buyuruyor ki:
“Kazâ borcu olanın sünnet kılması, alacaklıya, borçlunun hediye götürmesine benzer ki, elbette kabul olmaz. Kazâ borcu varken sünnet kılan kimse, sultan davet ettiği hâlde, gitmeyip, onun hizmetçisi ile vakit geçiren kimse gibidir. Mü’min, bir tüccara benzer. Farzlar, onun sermâyesi, nâfileler de kazancıdır. Sermâye kurtarılmadıkça, kazanç olamaz.”
Tam İlmihâl - Seâdet-i Ebediyye
Uluslararası Kamerî Aybaşları ve Hicrî Takvîm Birliği Kongresi 28 - 30 MAYIS 2016 / İSTANBUL - TÜRKİYE