MAKALE....... BEKÂRLARIN SAVUNMASI
Evliliğin öneminden ve faydalarından sık sık bahsetmem sebebiyle, bâzı “Müzmin bekârlar” savunmaya geçip, “Evleniyor da ne oluyor, üç-beş ay sonra ayrılıyorlar; ayrılmasalar da evde huzursuzluk, sıkıntı eksik olmuyor.” diyerek kendilerini haklı göstermeye çalışıyorlar. Olumsuzluklar çok konuşulduğu, devamlı gündemde tutulduğu için, evlenenlerin çoğunun ayrıldığı zannediliyor... Huzursuzluk ve geçimsizlik de böyle. On aileden birinde geçimsizlik varsa hep bu konuşulduğu için sanki hepsi huzursuzmuş gibi algılanıyor...
Her ailede ufak tefek sıkıntılar olur. Bu hayatın gerçeğidir. Hayatın diğer safhalarında hiç sıkıntı olmuyor mu? Sanki bekârlığın hiç mi sıkıntısı yok? Aslında bekârlık başlı başına problemli bir hayattır. Bekârlık, güzelim aile hayatını tepip kendi elleriyle kendini rezilliğe atmaktan başka bir şey değildir.
Evlilik sağlık açısından bedenin maddî ve rûhî yönden sigortasıdır. Bunu ben söylemiyorum, tıpta söz sâhibi olan doktorlar söylüyor...
Kur’ân-ı kerîmde meâlen; “Allah, evlerinizi, sizin için bir huzur ve sükun yeri yaptı.” (Nahl 80) buyurduğuna göre, huzuru başka yerde aramak lüzumsuzluk, boş iş olur. Hatta yaratılışa aykırı olduğu için zararlı bir iş olur.
Tabii ki, her nîmetin bir külfeti olduğu gibi, bu “huzur” nîmetinin de bir külfeti olacaktır. Güle kavuşmak isteyen üzerindeki birkaç küçük dikene de katlanacak. Cenâb-ı Hak o kadar ihsân sâhibidir ki, bu küçük dikenlere sabrı bile karşılıksız bırakmıyor. Dünyada ve âhırette misliyle bunun karşılığını veriyor. Peygamber efendimiz bakınız bunu nasıl müjdeliyor:
“Hanımının huysuzluklarına katlanan erkek belâlara sabreden Hazret-i Eyyüb gibi mükâfâtlara kavuşur. Kocasının huysuzluklarına sabreden kadın da, Hazret-i Âsiye gibi sevâba kavuşur.”
Bu büyük nîmet yetmez mi? Bir Müslüman için bundan büyük nîmet olur mu?
(Merhum) Mehmet Oruç TÜRKİYE GAZETESİ
08.09.2006
Uluslararası Kamerî Aybaşları ve Hicrî Takvîm Birliği Kongresi 28 - 30 MAYIS 2016 / İSTANBUL - TÜRKİYE