Untitled Document

SOHBET................... BİR İSLÂM ÂLİMİNİN MEKTUBU

 Cenâb-ı Hakkın seçtiği, sevdiği, kendine çektiği, siz mübarek gençlerin mektuplarını okumakla şerefleniyorum ve bereketleniyorum. Su katılmamış süt gibi hâlis olan yazınızdan ibret almaya gayret ediyorum. Sizler, kavuştuğunuz nîmetin büyüklüğünü düşünüp Cenâb-ı Hakka her an şükrediniz. Şükretmek, O’nun emrine yapışmak, haramlardan sakınmak demektir. O’na lâyık şükrü kimse yapamaz. Fakat elimizden geldiği kadar şükretmeye çalışacağız.
Yeryüzündeki milyonlarca insanlar arasından bizleri seçip, sevdiklerini bizlere tanıttı ve onların muhabbetini bizlere tattırdı. Onları sevmek kerâmettir. Ne büyük nîmettir ki, sizlere şükretmek nîmeti saâdetini de nasip buyurmuş. Nimetin azametini idrak ediyorsunuz. Cenâb-ı Hak bir kimseye kendi muhabbetini vermişse, ona ne vermemiştir? Bir kimseye kendini tanıtmamışsa, ona ne vermiştir?
Dünya için çalışacağız ve onun verdiğine kanaat edeceğiz. Dünyası kendimizden aşağı olanlara bakıp, elimizdekine kanaat ve şükredeceğiz. Âhıret için çalışıp verdiğine şük-retmekle beraber, daha çok isteyeceğiz. Âhıreti bizden üstün olanlara bakıp, onlar gibi olmaya çalışacağız. Hak yolundakileri sevmelidir. Onlara karşı sevgimizin azalıp çoğalması, kendi hâlimizdeki ve hareketlerimizdeki değişiklikleri gösteren bir aynadır. Şimdi küfrün girmediği, kaplamadığı bir yer yok gibidir. İslâm güneşi gurûb etmiş, küfr ve dalâlet zulmeti her tarafı ört-müştür. Çok az kimseler ışık bulmakta, doğru yolu görmektedir.

 



Erkek: Faruk - Kız: Emel - Yemek: Pirinç çorbası, Salçalı köfte, Makarna, Kavun.

Featured Image 01