TARİH........ BİR DEPREM HÂTIRASI
“...Vakit gece yarısını çoktan geçmişti. Hava buz gibi soğuktu. Depremde yerle bir olan binaları görüntülemeye çalışıyordum. Sivil Savunma Ekipleri ile bir enkazın önünde durduk. Her oyuktan içeriye; “Kimse yok mu?” diye bağırıyorduk. Bilseniz ne kadar istiyorduk, birinin; “Ben varım, buradayım.” demesini. Ama çıt yoktu... Birden karanlıkta bir hıçkırık duyar gibi oldum. Yıkıntıya daldık. Toprağı tırnaklarımızla kazıyorduk. Bir yandan sese ulaşmaya çalışıyor, bir yandan da onunla konuşuyorduk. Adı Esma’ydı. Henüz 6 yaşındaydı. Saatler sonra projektörler gelip karanlığı yırtınca, onun üzüm tanesi gibi buğulanmış resim gibi kara gözleriyle karşılaştım. “Gel!” diye elimi uzattım. Oralı bile olmadı. Döndü, yanındaki annesinin cansız bedenine baktı, baktı, baktı... Boynunu büktü ve; “Kurtarma beni amca. Bırak öleyim...” diye yalvardı... Muhabir Osman
Esma’yı çıkarırken, heyecan ve yorgunluktan bayılmak üzereydik. Ama bir can kurtarmanın sevinci, herşeyi unutturdu...” Akşam 15.11.1999
EĞLENCE......... FANTEZİ BİLMECELER